Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
beni kimsenin incitmediği kadar incittin. ve o gün sana dedim ki: en güzel ama yitik, en acı cümlelerimin konusu sen olacaksın. her gün içimde bir parçan ölüyor. dün, seni ilanihaye görme arzumdu. bugün hissettiğim özlemdi. yarın anılarımın üzerine attığım son toprak. her an, silikleşiyorsun. sen gelene ve beni kabuğumdan çıkarana kadar her şey kontrolüm altındaydı. kabuğumdan çıkıp güzel bir adam olmak için doğru zamanı bekliyordum. nefes almak için. soluklanmak için. ziyadesiyle, kendimi güvende hissettiğimde her zaman istediğim kişiyle birlikte olduğumdan emin olduğumda göğün kopan nefhasında, yere inmek için bekliyordum. sana ait olmadığımı gözlerinde gördüğümde güçsüz kanatlarım uçamadı. boydan boya kabuğum yırtıldı. bu sefer canım hiç yanmadı. ruhum zaten avuçlarındaydı.
Birinci sema'a başlandı. Ehlinin malûmu olduğu üzere sağ ayağa «çark, sol ayağa «direk» tâbir ederler, yâni dâima sağ ayak yerinden kalkıp çark eder, sol ayak yerinde durur, her çarkta îsm-i Celâl hafiyyen zikrolunur. Yâni kalbden «Allah » zikriyle meşgul olunur. Ben de bu minval üzere sem'a başlayıp, vaktaki tennure tamamiyle açıldı ve aşk havası içini ve dışını sardı, o beyaz tennure dalgalanmaya başladı. Etrafa gözucu ile nazar etmek lâzımdır ki çarpmasın, Donanmây-ı Hümâyûn gibi birbiri ardınca hareket etmek iktiza eder. İsm-i Celâl ile meşgul oldum. Etrafta olan ziyaretçileri, alâim-i semâ gibi kürevî bir hat, dedeleri bu hat içinde beyaz bulut, Hazret-i Şeyhi de, makamında, kırmızı post üzerinde yeşil destarlı sikke-i şerif lâbis olduğu halde merkez-i dâire gibi sabit ve müstahkem gördüm. Birinci selâm tamam oldu. İkinci selâma çıkmadım. Tâb-ü tevânım kesilmişti. Makamımda durdum. Sâir dedeler ikinci ve ilânihaye dördüncü selâma başlayıp bitirdiler. Nihayet herkes yerinde oturdu. «Hitamehumisk» diye bir aşr-ı şerif okundu, duâ edildi. Dem-i Hazret-i Mevlânâ çekilerek âyin-i şerife nihayet verildi. Herkes hücrelerine gittiği gibi ben de dedemle beraber hücreme gittim. Osman Bey de geldi. Sigara ve kahve içildi. Aşçıdede Halil İbrahim, Hatıralar, haz. Reşad Ekrem Koçu - Mehmed Ali Akbay, İstanbul Ansiklopedisi ve Neşriyat, İstanbul t.y., s. 32.
Reklam
Gittikçe esaret hafifliyorsa da, tahammül de azalıyor. İnsanın sinirleri çelikten değil ki, ilanihaye metanetini muhafaza etsin.
Günümüzde, tarih boyunca "bizi insan yapan" biyolojik ve kültürel uyarlanmalarımızın çok dışında, dijital bir evrimle de karşı karşıyayız. Bu devrimin sonucu olan belirsiz gelecekte, eğer her şey böyle giderse, doğadaki koşullara uyumlanmış beyin devrelerimizin birçoğunun işlevsiz kalacağını da öngörebiliriz. Yani bizler şehirleşme,
Lügat
"ilanihaye" sonu gelmeyecek bir zamana değin, sonsuza değin.
Subha dek hiç kimsenin şem’in fürûzân eylemez/ Bî-vefâ dünyâ eğer ben bildiğim dünyâ ise [Bu vefasız dünya eğer benim bildiğim dünya ise -tabiî odur- kimseyi ilânihâye sevindirmez. Mumu sabaha kadar yanmaz kimsenin.] Nef'i
Reklam
Sorun teolojik mi Sınıfsal mı?
Son zamanlarda halk düşmanı AKP’giller’in ahlâksızlıkları o kadar ayyuka çıktı ki, artık sayıları bir elin parmağını geçmeyen, AKP’giller’den nemalanmayan, AKP’giller’in günbegün inşa ettikleri Ortaçağcı Faşist Din Devleti için onurunu satmayan, kendilerince insancıl değerleri yaşatma derdinde olan ilahiyatçılar; AKP’giller’in dini kendi
İSLÂMCI KAVGA, İSLÂMÎ DÜNYA GÖRÜŞÜYLE OLUR!..
- "Zamanımız Müslümanlarının iki büyük zaafı var. Birincisi, kavga etmeyi bilmiyorlar. Kavga çıkınca çoğunluğun kaçacak delik aramasını kasdetmiyorum sırf. O da doğru ama daha önemlisi, bir yiğitçe duruş, bir gözükaralık, bir fedakârlık ahlâkı görmüyoruz. Düşman görünce sıvışmaya hazır Arap tavşanı psikolojisiyle kavga edermiş gibi yapılıyor.
Reklam
'Hey, bak işçi tulumu giymiş umut!'
youtu.be/zppSgMMJfSg Umudun saatini işçi tulumuna kurduk. Kimimiz fabrikalardan ses verdi, kimimiz tersanelerden, kimimiz ofis işçiliği yaptı, 212B ne demek öğretti patronlarımız, sözleşmelerin nasıl insafsızca olduğunu belletti sermayedarlar. Kurduğumuz saatin durduğuna asla inanmadık, inananların çokluğuna ve gürültülerine rağmen. Sayarak bitmez; maden katliamları, ihmal sonucu ölen işçiler, ciğeri solan kot kumlamacılar, inşaatlarda yok pahasına çalıştırılan mülteciler, şoförler, memurlar ilanihaye. Denebilir ki, bizi en çok çalışırken öldürdüler. Evine helalinden ekmek su götürmek için çalışanların kanını su ettiler. Şarabımıza da evet, kan karıştırdılar. Ah ettik, beddua ettik, ağıt yaktık, öfkelendik, sokağa çıktık. Elbet dedik, yıkılacak bu düzen. Elbet diyoruz, yıkılacak bu düzen. İşçi tulumu var çünkü umudun üzerinde.(Evrensel Gazetesi)
76 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.