Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
İki şeyi unut dediler ilânihâye bıyıklı bir kitapçı ile hayali bir tarihi iki tane demişlerdir iki küçük risale sonra bir cami kapısından içeri
Donanma personeli eğitimsiz, gemileri bakımsız ve tersaneleri teknik donanımdan yoksun Türk milleti, kısa sürede acı bir olay yaşamıştır. Tabir-i caizse bir taş atımı mesafedeki, elini uzatsa değecekmişçesine yakınındaki adaları ilanihaye kaybetmiştir.
Ege adalarının kaybı
Reklam
Demek bundan sonra yapabileceğimiz tek iş ilânihaye birbirinden ayrı yaşamaya mahkûm iki insan gibi mektuplaşmak! Ferhat gibi bir kazmaya ihtiyacım olacak demektir.
Güçlü ve kalabalık olan mı kazanır sanıyorsunuz? Haklı olan ve hakkı gözeten en güçlüdür ve ilanihaye Allah yardımıyla kazanır.
Sayfa 104Kitabı okudu
“bir ilişkiyi sürdürmek zor değildir, ama bir kutlamayı ilanihaye sürdürmek imkânsızdır. ”
Hülasa Bu hikâye senin tüm varlığını senden ilanihaye aldığında Sana sadece iki şey kalacak: Kibirsiz bir kalp, Gurursuz bir aptallık.
Reklam
Birinci sema'a başlandı. Ehlinin malûmu olduğu üzere sağ ayağa «çark, sol ayağa «direk» tâbir ederler, yâni dâima sağ ayak yerinden kalkıp çark eder, sol ayak yerinde durur, her çarkta îsm-i Celâl hafiyyen zikrolunur. Yâni kalbden «Allah » zikriyle meşgul olunur. Ben de bu minval üzere sem'a başlayıp, vaktaki tennure tamamiyle açıldı ve aşk havası içini ve dışını sardı, o beyaz tennure dalgalanmaya başladı. Etrafa gözucu ile nazar etmek lâzımdır ki çarpmasın, Donanmây-ı Hümâyûn gibi birbiri ardınca hareket etmek iktiza eder. İsm-i Celâl ile meşgul oldum. Etrafta olan ziyaretçileri, alâim-i semâ gibi kürevî bir hat, dedeleri bu hat içinde beyaz bulut, Hazret-i Şeyhi de, makamında, kırmızı post üzerinde yeşil destarlı sikke-i şerif lâbis olduğu halde merkez-i dâire gibi sabit ve müstahkem gördüm. Birinci selâm tamam oldu. İkinci selâma çıkmadım. Tâb-ü tevânım kesilmişti. Makamımda durdum. Sâir dedeler ikinci ve ilânihaye dördüncü selâma başlayıp bitirdiler. Nihayet herkes yerinde oturdu. «Hitamehumisk» diye bir aşr-ı şerif okundu, duâ edildi. Dem-i Hazret-i Mevlânâ çekilerek âyin-i şerife nihayet verildi. Herkes hücrelerine gittiği gibi ben de dedemle beraber hücreme gittim. Osman Bey de geldi. Sigara ve kahve içildi.
Sayfa 32
Devletler milletlerinin ilanihaye devamı için aile kurumunu korumak ve bu ailelerden doğacak sağlıklı bireylerin toplum hayatına katılmasını sağlamakla yükümlüdür.
Kader birdi, bu da Zât-ı Şahane'nin kaderi idi ve bu kader ilânihâye kötü gidemezdi. Gitmemişti ki gitsin! Hoca burada Topal Timur felaketini hatırlıyordu: Felâket o idi ve ne felaketti o!.. Koca Yıldırım, aslanların kralı esir düşmüş, ordu bitmiş tükenmişti. Adı Kuvâyı Milliye değildi, ama o zaman Kuvâyı Milliyeler türemişti. Adı Çakırsaraylı değildi, amma o zaman da Çakırsaraylılar türemişti. Üstelik o zaman şehzadeler de birbirlerine girmişlerdi; üstelik o zaman devlet bu kadar kökleşmemişti.
Sayfa 181Kitabı okudu
"Aşk önemsiz bir iştir, çünkü ilanihaye tekrarlanabilir." İlanihaye... Hayır. Bir son vardı. Kadının sonu. Aşkın sonu.
Sayfa 144Kitabı okudu
Reklam
Aşk önemsiz bir iştir, çünkü ilanihaye tekrarlanabilir.
140- ilanihaye
"Sonuna kadar. Sonsuza kadar. Sonsuz. Dilimize Arapçadan geçmiştir."
Sayfa 116Kitabı okudu
Doğuştan bana verilen bir isme ilanihaye mıhlanıp yapıştığımı bilmek nasıl sıkmaz ki canımı, hayattaki yegane tesellim kendim olmamayı başarabilme şansım iken?
Elif ŞafakKitabı okudu
YAHUT SİZE YÜKÜNÜZ KÜFEYE DİKKATSİZCE İSTİF EDİLMİŞ YUMURTALARDIR DİYORLARSA VEYAHUT YÜKÜNÜZ GÜLÜMSEYEN İNSANI GÜLÜMSEYİŞİNDEN
Sayfa 7 - TİYOKitabı okudu
Batı dünyasında insanlar iki buçuk yüzyıldır sanat hak­kında abartılı sözler sarf edip durmuştur. Sanatın "kutsal" olduğu, "bizleri Yüce Varlık ile birleştirdiği", "Tanrı'nın yeryüzündeki krallığının görünür tezahürü olduğu", içi­mize "ruhsal esinler üflediği", "ruhumuzun en yüce yerine sevgi aşıladığı", sıradan hayattan "daha yüksek ve daha sa­hici bir varoluş" barındırdığı, "ebedi ve sonsuz olanı" ifade ettiği ve "dünyanın en deruni doğasını açığa vurduğu" iddia edilmektedir.' Sanata yönelik bu övgüler silsilesi kronolojik olarak Alman idealist düşünür Georg Wilhelm Hegel'den çağdaş Amerikalı eleştirmen Geoffrey Hartman'a kadar uzanan otoritelerin görüşlerini yansıtmaktadır ve ilanihaye çoğaltılabilir. Sanatı kutsal diye nitelendirme konusunda tered­düt yaşayanlar bile genellikle sanatın belli kirletici etkile­re, özellikle para ve cinselliğe kapalı olması gereken kutsal bir alan oluşturduğu kanısındadır. Avustralyalı eleştirmen Robert Hughes, eşitsizlik ve sosyal adaletsizlik yüzünden deliren ressam Van Gogh'un acı dolu tanıklığının ifadesini yansıtan bir tablosunu bir milyonerin misafir odasında ası­lı görmenin insanda tiksinti yarattığını söylerken genel bir rahatsızlığı dillendirmektedir. Çoğu kimse için, büyük bir sanat galerisini dolaşmanın keyfi, sergilenen sanat hazine­leri kişisel tamahkarlıktan doğan düşlerin ötesinde olduğu için, ekonominin yasalarının sihirli bir şekilde askıya alın­mış gibi göründüğü bir mekanda bulunma fikriyle birleşin­ce artar.
Sayfa 8 - 9 - Pdf - GirişKitabı okudu
358 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.