Bu güzel kitap için Sezin Karameşe'ye teşekkür ederim. Uzun zamandır bu türde bir kitap okumamıştım.
Kitabın ortasına kadar yavaş yavaş ilerleyip stabil şekilde gitsem de, son 100 sayfayı nefessiz okudum desem yalan olmaz.
Kitabın Konusu;
Bahar yoğun bir iş kadınıdır. İşlerden kafasını kaldırmadan çalışan Bahar'ın, bir gün kapısı çalar. Ve
"Kirpiğine kar tanesi düştüğünde üşür diye korkardım. Saymaya korkardım nazar değer diye.
Ağarsın kirpikleri, dökülsün teker teker...
Benim kalbim döküldü yok oldu çünkü..."
Uzun zamandır bir uçurumun kenarında duruyordum. Birisini bekliyordum.
Bana elini uzatıp uçurumun kenarından beni çekecek birisini bekliyordum. O kişi geldi. Elimi tuttu gülümsedim.
Ama erken gülümsemişim elimden tuttu ve beni uçurumun en dibine itti.
Beklediğim geldi ve beklemediğimi yaptı.
Sevgilim:
Elimde bir ayna olsa da kendime bakmanı sağlasam... Eşsiz güzelliğini fark etsen, kalbimin en güzel lütfu olduğunu görsen, gözlerine takılınca gözlerim kalbimin ritmini bilsen...
Ama en çok da bazen sol tarafıma saplanan keskin bir kalp sızısı olduğunu öğrensen... Kılıç kadar keskin bir sızı olduğunu hissetsen.
"Masken ne kadar siyaha bürünmüş, kötülüğe teslim olmuşsa, altındaki yüzün de o kadar beyazın ihtişamıyla iyiliğe gülümsüyor.
Kısaca dikkat et dışındaki kötülük içindeki iyiliğe zarar vermesin."
Pirana dolu bir denizde yalnızca suyun derinliğinden boğuldum. Diğerleri piranaların kendileri alt ettiler zannettiler.
Oysa ben denizin baskısına dayanamamıştım.
Çok derindi. Çok derin.