Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
152 syf.
·
Puan vermedi
Sumerli bir şair olan Ludingirra'nin kendisinin de söylediği gibi gelecek nesillere Sümer medeniyetini anlatmak, tanıtmak, bu medeniyetle ilgili kalıcı bir eser bırakmak amaciyla yazmış olduğu bir eserdir. Bu eserde Sümer kil tabletleri üzerine kendi hayatı başta olmak uzere yaşadığı dönemi, Sümer medeniyetinin toplum yapısını,yaşayış biçimlerini,kültürünü, adetlerini, gelenek ve goreneklerini,inançlarını, tanrı ve tanricalarini, sumerlilerin fiziksel görünüşlerini, eğitim ve öğretim hayatını,evliliklerini, törenlerini, bayramlarını, istilasını ve toplumun giderek Sümer kültüründen uzaklaşmasını kisacasi Sümer medeniyetiyle ilgili aklınıza gelebilecek nerdeyse her konuda yazmis olduğu bir eser. Muazzez hocanin cok güzel ve gayet anlaşılır bir üslupla çevirisini yaptığı zevkle okunan bir kitap.
Sumerli Ludingirra
Sumerli LudingirraMuazzez İlmiye Çığ · Kaynak Yayınları · 2019832 okunma
İyi ve güzeli takdir edebilmek sağlam bir karakterin göstergesi. Kendine güveni olan kişi dışarıdaki güzellikleri görmekten mutlu oluyor. Zayıf karakterler ise güzelliklerle yarışa girmeyi tercih ediyorlar.
Reklam
Yaptığın iş karşındakini tatmin ettiğinde methiyesini mutlaka duyarsın. Ama methiye duymak için iş yaptığın zaman verdiğin emek de boşa gidiyor.
Hayatta kendi yolunu bulamayan başkasının yolunda yalpalar, bu kaçınılmaz.
Gelişmeye cüret edecek kadar cesur değilsen hayatta iz bırakamıyorsun.
Hepimiz bu dünyaya borçluyuz. Bu borcu da ancak yaşadığımız çevreyi daha güzel bir hale getirmek için çaba ve emek harcayarak ödeyebiliyoruz.
Reklam
Hayatta hepimizin bir hata payı mutlaka var fakat mühim olan hata yapmadan yoluna devam edebilmek için özen göstermek. Özen ve çaba varsa ruh berraklaşıyor ve niyetler hatalarının önüne geçiyor.
Acını hakkını vererek yaşarsan daha sonrasında izlerini taşımak zorunda kalmıyorsun.
Olacak mı olmayacak mı diye vakit kaybetmeye gerek yok. Olmayacakları oldurmaya çalışmak da bizim elimizde. Yine de olmuyorsa, kabullenmeyi ve sindirmeyi öğrenmek, yola bu bilinçle devam etmek gerekli. İnsanın içini sonuçlar kadar, “Ben elimden geleni yaptım” eminliği de rahatlatıyor.
Mutluluğa giden yollardan birisi işini hobin gibi görüp, sevip, büyük bir özen ve dikkatle yapmaktır.
Reklam
Bizim için değerli olana, yaşandığı anda gerekli kıymeti göstermezsek; sonunda pişmanlık duymamız kaçınılmaz oluyor.
Bilhassa ebeveynler için not düşmek istiyorum: Çocuklarınıza, her zaman arkalarında olduğunuzu hissettirmenin yollarını arayın. Her zaman dönebilecekleri, onlara hep açık bir kapı olduğunuzu gösterin. Yani onları koşulsuz sevin. İşte bir çocukta özgüveni, cesareti yaratan budur.
Bazı insanlar genç olmalarına rağmen yaşlılardır. Kolay beğenmezler, kolay mutlu olmazlar, kolay sevemezler. En iyi imkânlara sahip olsalar dahi mutlaka şikâyet edecek sebepler bulurlar. Halbuki insanı genç tutan yaşama sevinci, üretme arzusu ve sevmek kabiliyeti.
TARİHTE İLK KADIN ŞAİR
Tarihteki her konu gibi kadın şairi de ilk olarak Sümer topraklarında buluyoruz. Bu şair bayan hem bir prenses, hem de önemli bir mabedin başrahibesi. O ilk Akad Kralı I. Sargon'un kızı (MÖ 2400). Sargon, kendinden hemen hemen 1000 yıl sonra onun ağzından yazılmış bir şiire göre, bir rahibenin çocuğuymuş. Bu şiir şöyle: Ben Agade'nin kralı büyük kral Sargon! Annem yüksek bir rahibe idi, babamı bilmiyorum. Yüksek rahibe annem beni gizlice doğurdu. Beni bir kamış sepete koydu, onu ziftle kapladı. Beni nehre bıraktı, dışarı çıkamayacaktım. Nehir beni sürükleyerek su çekici Akki'ye götürdü. Akki sudan çıkardı, kendi oğlu gibi büyüttü beni. Görüldüğü gibi, Sargon'un annesi rahibe olduğundan onu gizlice doğurup, Musa gibi sepet içinde suya bırakmış. Çünkü Sümerlilerde rahibeler tanrının karısı olarak kabul edildiğinden, onlardan doğanlar tanrının çocuğu sayılıyor ve onun yaşamasına izin verilmiyor. Bunun için annesi onu gizlice doğuruyor ve birisi alır düşüncesiyle suya bırakıyor. Sepeti bulan Akki adındaki sucu onu büyütmüş ve Kiş sarayına içkici başı olarak vermiş.
Sayfa 262 - Meryem gibi. Kur'an da Ali Imrân Suresi, ayet 35-37'de yazıldığına göre, Meryem'i annesi daha doğurmadan önce mabede adamış ve orada büyümüş. Orada gebe kalınca Tanrı'nın çocuğu olarak öldürülmesin diye gizlice doğurmuş İsa'yı. O da bu yüzden kendini Tanrı'nın oğlu olarak kabul etmiş.Kitabı okudu
Kazma Vs Saban
... ikisi birden yüce tanrı Enlil'e giderek "insanlık için hangimiz daha yararlıyız?" diye soruyorlar. Tanrı kazmayı daha yararlı bulmuş. Saban buna çok üzülmüş ama ne yapsın, tanrı kararı, karşı gelinemez ki. "Tanrı kazmayı neden yararlı bulmuş, saban da insanları besliyor, aç yaşanmaz ya!" diye düşünülebilir. "Saban yalnız karın doyurmayı, buna karşın kazma evleriyle, görkemli tapınaklarıyla, düzgün yollarıyla, evsiz barksız, yiyeceksiz bırakılmayan işçileriyle koskoca bir uygarlığı simgeliyor. Şu halde Sumerliler karın doyurmaktan çok uygarlığı, insanların uygar olmalarını ön görüyor." Tahıl yerine doğada birçok yiyecekler bulunur, fakat uygar olmak kolay değil. İnsanların akıl ve yeteneklerini birleştirip onlara yön vermek gerek. Bu da kuşkusuz kısa zamanda olamaz. Bu tartışmada, uygarlık tarihi bakımından sosyologlara ve antropologlara bir hayli bilgi var.
Sayfa 260 - Kaynak YayınlarıKitabı okudu
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.