'Sevgilim, taksam kulağına küpe çiçeği
En kırmızısından,
Gölge düşer mi hiç güzelliğine ?
Sevgilim, bir gülünce sen
Zambaklar kıskanır mı?
Kapar mı avuçlarını peygamber çiçeği?
Kokun konusuna karışsa hanimelinin
Ruhumun düğünü ulaşır mı göklere?
Sevgilim, sarsan sarmaşık misali belimi,
Köklerimiz kavuşur mu sonsuza?
Gonca gülü olur mu kadife gelini, gönül bahçemin?
Sevgilim; sen, ben ve tüm çiçekler
Girelim sevginin elmas yoluna
Sen, ben ve tüm çiçekler...''
Kulağıma hangi ara taktın küpe çiçeğini? Bu şiiri sen mi yazdin? Hadi canım. En sevdiği şairin şiiriymiş . Romantik olması gerekince olunuyormuş demek ki.
''Elini uzat. ''
Yüreğim kıpırtısına hız kattı. Sol elimi uzattım. Yüzük parmağıma taktığı o şirin halka ve bendeki tarifi imkansız dinginlik. Gözlerinin içinde yakaladım ya en saf sevgiyi, bir daha unutamayacağımı o an anlamıştım.
Bu narin halka beni dünyaya sımsıkı bağlıyor, âna ulaştıran sihirli bir köprü suretine bürünüyordu.
...................
Okuyucu yorumu: Yaşadığımız coğrafyada hepimizin ana kaderi olan özellikle kadınların imkânsızlık içindeki hayatlarını, bastırılmış duyguların, tüm yaşamımızı ve geleceğimizi nasıl etkilediğini gözler önüne süren, etkilenmiş ruhumuzun bu süreçten nasıl kurtulabileceğini anlatan bir hikâye. Mine'nin hipnoterapi ile iyileşme ve 'ne derler hipnozu'ndan kurtulma sürecini anlatan psikolojik bir roman....Mine ile Leylâ toplumun ruhuna tercüman oluyor.