12 öğrencime bir saatte gösterdiğim tiyatro etkinliğini 120 kişi önünde sergiletmiş bulunmaktayım. Kendimi bugünlük imparator ilan ediyorum
Reklam
Döneminde bir ülkenin halkı neyse lideri O'dur.
Hadriyanus isimli imparator yiğitçe ve mertçe muameleden zevk alır ve tebaasından herkes hakkında o şekilde muamele etmekten pek hoşlanırdı. Bir defa bazıları kendisini bu halden vazgeçirmek isteyince söz konusu imparator onlara "Ben eğer halktan biri olsaydım nasıl imparator ister idiysem ahalimin de öyle imparatoru olmasını isterdim" dedi. Muallim Naci'nin Edep Eğitimi kitabından sayfa 103
"Padişah, imparator gözdeki mübalağadır bana bunlar yaramaz ben çocukluk çağlarımdan beri görülen, görünen, gösterilen dünyaya alışmamak inadına kararlı takımı tuttum.." John William Waterhouse
Galatasaray
Eee boşuna demiyoruz ki herkes rütbesini bilecek. İmparator Fatih Terim: "Biz, adı geçenlerin pek çoğuyla rakip bile değiliz. Aynı yoldan yürümedik, aynı yollardan geçmedik. Benzer başarılarımız da yok. Üstüne üstlük rütbemiz de farklı" 🦁❤️🦁❤️🦁❤️🦁❤️
Filmden geldim, Dune övüyorum.
Ben ba-yıl-dım. Çünkü iflah olmaz bir fan'ım. İsterim ki Denis Villeneuve beş saat Dune çeksin ben de oturup izleyeyim. Bence gezegenin devasa hiçliğinin içindeki yaşamı başarılı bir şekilde görselleştiriyor. Dune yalnızca Paul karakterinin gelişiminden, ya da kaynak savaşlarından ibaret bir evden değil. İnce ince işlenmiş detaylardan oluşuyor. Bu da iki buçuk saatlik bir filmde ancak bu kadar iyi aktarılabilir. Yoksa kitabı ikiye değil üçe böler anlatır ve bizde o detaylar karşısında aklımızı kaybederiz. (Ben delirmeye varım ama stüdyo o kadar para harcamaz) Spoiler vermeden nasıl öveceğimi bilmiyorum ama ben Shai-Hulud sahnelerine, Fremen Sietch'lerine, Padişah İmparator'un gemisine, Harkonnen'lerin savaş gemilerine hayran kaldım. Feyd-Rautha, Harkonnen Hanedanı'nın karakterini seyirciye anlatmak için çok iyi yazılmış bir karakter. Paul ve Chani arasındaki bağı da bu çok iyi yazmasını beklerdim ama burada Zendaya'ya çok iş düşeceğinden isabetli bir karar olmuş desem yalan olmaz. Yine de bir Fremen olmak için çabalamış. Bu kadar da beklemiyordum. Oyunculuklar da ilk filme orantılı olarak iyi. Ben çok sevdim daha fazla tat kaçırmak İstemiyorum. Bir de imkanınız varsa IMAX de izleyin, çinko-karbon bir sinema salonunda benim gibi heba olmayın. Keşke benim yaşadığım şehirde de olsaydı da gitseydim. Neyse biz Dune'yi kısık ışıklı sinema salonlarında da sevdik sayın okur. 🥲 İyi seyirler gidecek olanlara.
Reklam
Bu gözler İmparator Fatih Terim'in Galatasaray'dan gittiğini gördü senin gidişin koyar mı?
Priskos Helouidios da bunu görmüş ve ona göre davranmıştı. 🪁 Ouespasianos kendisine senatoya girmemesi için haber gönderdiğinde onu şöyle yanıtlamıştı: 🪁 "Beni senato üyeliğine alıp almamak senin elinde; ama görevim devam ettiği sürece senatoya gelmem gerekir." 🪁 Bunun üzerine imparator ona şöyle dedi: 🪁 "Senatoya gelebilirsin ancak susmak şartıyla." 🪁 "Bana ne düşündüğümü sormazsanız susarım." 🪁 "Fakat sana ne düşündüğünü sormak zorundayım." 🪁 "Bu durumda bana doğru görüneni söylerim." 🪁 "Ama bunu yaparsan seni öldürürüm." 🪁 "Sana ölümsüz olduğumu ne zaman söyledim? 🪁 Sen kendi üzerine düşeni yapacaksın, bense kendi üzerime düşeni. 🪁 Seninki öldürmek, benimki korkuya kapılmadan ölmek. 🪁 Seninki sürgüne göndermek, benimki ise mateme kapılmadan yola çıkmak."
7 Uyurlar
Diokletianus’un ve II. Theodosius’un yönettiği imparatorluğun dinsel karakterindeki köklü farklılığı, literatürde “yedi uyurlar” diye bilinen meşhur hikâye çok iyi yansıtmaktadır. Hikâye aslında Diokletianus’tan da önce Decius ile başlamaktadır, ancak bu iki imparatorun ortak yönü Hristiyanlara karşı uyguladıkları organize baskı politikasıdır. Hikâyeye göre, MS 250 yılında Roma İmparatoru Decius, Hristiyanları pagan tanrılara kurban kesme-ye zorlayan fermanını yayınladığı zaman, Ephesos’lu yedi Hristiyan genç, imparatorun emrine boyun eğip Tanrı’ya karşı gelmemek için kenti terk etmişler ve kent yakınlarındaki Panayır dağında bulunan bir mağaraya sığınmışlardır. Bunları takip eden Romalı askerler, mağaranın ağzını kapatarak, gençlerin dışarı çıkmasını engellemişlerdir. Yedi genç (Maksimianus, Malkhus, Martinianus, Dionysius, Seraphim, İoannes, Konstantinus), burada uyuyakalmışlar ve nihayet imparator II. Theodosius’un iktidarının son yılları olan 445’ten sonra uyanmışlardı. Farklı bir versiyonu daha sonra Kuran’da (18:9-25) da anlatı-lan bu hikâye farklı bir bağlamda “ölümden sonra diriliş” meselesini tartışmak için kullanılmışsa da gençlerin uyuduğu imparatorluğun pagan; uyandıkları dünyanın ise Hristiyan olması çarpıcıdır.
“Öncelikle Istanbul da bir Müslüman Mahallesi kurulmak üzere, Imparator tarafından 700 ev tahsis edilecek, bir ser'iye mahkemesi kurulacak, mahkemeye kadi tayin etme hakki Osmanli padisahina ait bulunacak, bir cami insa olunacak ve caminin her türlü masrafi Imparator tarafından karşılanacaktı. Ayrıca sur disinda Galata' dan Kâgithane ye kadar uzanan geniş arazi şeridi ve mahsulü Osmanlılara bırakılacaktı.” İstanbul’a kuşatmayı kaldırmamızın şartları bunlardı. Şimdi İstanbul’u kim kuşattı da bundan daha ağır bedeller ödüyoruz?
Fatih Sultan Mehmet
Fatih Sultan Mehmet
Reklam
stray dogs
saçlarım öfke içinde kalacak yağmur sona erdiğinde cennette tiz bir çığlık kopartacağım yiğit kalbim umudunu kaybetse de kahramanlığım hiçbir şey değil yalnızca çamur ve toz ayın altında serseri bir bulut gibiyim pişman olabilirim ama benim şu genç zihnim hala gri ey mağrur acı kaybetmenin utancı hala üzerimde imparatorluğun kederli sonu ne zaman gelecek askerler barbar etlerinin önğnde yuvarlansa da onlar susuzluklarını xiongnunun kanıyla giderseler de kalelerimiz ve nehirlerimiz bir kez daha fethedilse de imparator her daim saygımızı kazanacak
Eshab-ı Kehf- Yedi Uyurlar!
Eshab-ı Kehf, Pagan kültüründen Hristiyanlığa, oradan da Müslümanlığa uzanan bir süreçte farklı kültürlerin etkileşimine örnek olan bir anlatıdır. Ortaçağ boyunca Hristiyan ve İslam dünyasında bilinen anlatıya göre; Efus ya da Yarpuz denilen bir şehirde, Roma İmparatoru Dakyanus(Dakyus) adında zalim bir hükümdar halkı kendisine ve putlara taptırırmış (MS 250). Mitolojik Tanrılara inanışın gücünü yitirdiği bir dönemde, tek Tanrıya inandıkları için eziyet edilmekten kaçan Hristiyan dinine mensup Yemliha, Mekselina, Mislina, Mernuş, Sazenuş, Tebernuş ve Kefeştetayus adında yedi genç ise gizlice ibadet ederek bu zalimin buyruğu dışına çıkmış. Bunu haber alan Dakyanus'tan kaçan gençler, kendileri gibi inançlı bir çobana rastlarlar. Çobanın bildiği ve yanında su olan bir mağaraya sığınan Eshab-ı Kehf, çobanın köpeği Kıtmir'de olmak üzere burada uykuya dalarlar. Eshab-ı Kehf, bir rivayete göre 309 yıl uyur vaziyette kalır. Doğu Roma İmparatorluğu II. Theodosius döneminde (MS 408-450) huzur ortamında uyanırlar. İmparator, yedi kişinin yaşadığı deneyimin derin anlamından etkilenir ve anılarına bir kilise inşa edilmesini emreder. Eshab-ı Kehf Külliyesi Kahramanmaraş'ın Afşin ilçesinde yer alır. Burada yedi arkadaşa ithaf olarak inşa edilen külliye, Antik Çağ'dan beri kutsal sayılan ve Eshab-ı Kehf adıyla tanınan kayalık bir tepenin yamacındaki mağaranın çevresine kurulmuştur. Kur'an-ı Kerim'de mağarada yıllarca uyuyan arkadaşların uyandırıldıktan kısa bir süre sonra vefat ettiği bu olaya şahit olan insanlar tarafından mağaranın yanına mescit(kilise) yapıldığı ifade edilir.
1.444 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.