Üşüyorum
Üşüyorum ve hiçbir zaman ısınmayacağım sanki
Ey sevgilim, ey biricik sevgilim "Acaba kaç yıllıktı şarap?"
Bak, burada
Ne kadar ağırlığı var zamanın
Ve balıklar nasıl çiğniyorlar etlerimi
Niçin hep denizin dibinde tutuyorsun beni?
Furuğ Ferruhzad 29 Aralık 1934 tarihinde dünyaya gözlerini açmıştı. Zor bir çocukluğu olmuştu. Asker bir baba,dünyayı tek renk, tek ses gören bir anne.
Bu durumu şöyle anlatıyordu.”Baba, evi kışla ile karıştırır, çocuklarına emir erlerine davrandığı gibi davranırdı. Anne, yatılı okulun müdüresi gibiydi ya da kurmalı bebekleri sanırdı
Ve bu benim
Yalnız kadın
Soğuk mevsimin eşiğinde
Toprağa bulanmış varlığı anlamanın başlangıcında
Ve sade ümitsizlik ve gökyüzünün hüznü Ve bu çimentolu ellerin güçsüzlüğü
Zaman geçti
Zaman geçti ve saat dört kez çaldı
Dört kez çaldı
Bugün Dey ayının ilk günü (21 Aralık)
Mevsimlerin sırrını biliyorum ben
Ve anların sözünü anlıyorum...
Bütün gün dua eder annem,
Doğal bir günahkardır annem
Ve üfler bütün çiçeklere
Ve üfler bütün balıklara
Ve üfler kendine
Beklemektedir annem, ilahi zuhuru
Ve gökten inecek bağışı