Descartes'ın "Ben bütün özü veya tabiatı düşünmekten ibaret olan bir tözüm" dediğinden bu yana Batı âlemi yalnızca ruh ile bedeni, din ile dünyayı birbirinden kopuk farz eden bir anlayış alanını yaygınlaştırmakla kalmadı; aynı zamanda insan ile tabiatı da birbirine rakip olabilecek iki unsurmuş gibi algılatan bir yol tutturdu.