söyleşir
evvelce biz bu tenhalarda
ziyade gülüşürdük
pır pır yaldızlanırdı kanatları kahkaha kuşlarının
ne meseller söylerdi mercan köz nargileler
zamanlar değişti
ayrılık girdi araya
hicrana düştük bugün
ah nerde gençliğimiz
sahilde savruluşları başıboş dalgaların
yeri göğü çınlatan tumturaklı gazeller
elde var hüzün
o şehrâyin fakat çıkar mı akıldan
çarkıfeleklerin renk renk geceye dağılması
sırılsıklam âşık incesaz
kadehlerin mehtaba kaldırılması
adeta düğün
hayat zamanda iz bırakmaz
bir boşluğa düşersin bir boşluktan
birikip yeniden sıçramak için
elde var hüzün
Attila İlhan
Bu sitede ilk okuduğum kitap “Elde Var Hüzün’dü” sanırım. Şiirini paylaştım mı hatırlamıyorum. Kaptanı çok severim, bazı şiirlerini yüzlerce kez okumuşumdur. Kıpkırmızı tarif eder aşkı, bıçak kadar keskin, sözcükleri kadar sert. “Saatin kaç suna su \ Yarın öleceğiz ha” deyince şöyle bir irkilir insan. Yaşamı bu kadar tutkuyla kavrayışta hüznü nereden bulmuştur anlaşılmaz. Bu da kaptanın sırrı olmalı.