...destekli mektup ve beni apar topar Teksas'a davet ediyor. İş, biz doğulular için gereksizce hızlı gelişip, anlaşılmaz bir ciddiyet kazanıyor.
Bunlar yalnız bize özgü renkli türkçe durumlar.
- Sıçarım Meksika vizesine! diyerek konuyu kapattım. Çünkü o vize Amerika'da da alınabilir,· Üstelik çok daha kolay olur, çünkü Amerika'da konsolosluk verilen adreste olmak zorundadır, sıkıysa olmasın, başta konsolos olmak üzere söz konusu ülkeyi falan oyarlar. Herkesin sürekli kendi adresinde olma durumu vardır Amerika'da. Bu her yerde böyledir zaten. Bir tek bizde vardır ismi olup kendi olmayan sokaklar, Hüsrev Gerede yokuşunda 14 numaranın bulunmayışı, muhtara kayıtlı olmadığınız için şahsiyetiniz olmaması... Bunlar yalnız bize özgü renkli türkçe durumlar.
Reklam
Ooo, siz miydiniz ağbi? Evet, biziz. Biz olmamız neyi değiştiriyor?
Sabah çöpçü vakitler kalkıldı. Mahmur duş, uyanmadan kahvaltı , yola koyulduk karımla. Beni havalimanına getirdi arabasıyla. Öpüştük, polisten geçtim. Karım dışarda kaldı , ben içerde, polis dışarıyla içersinin arasını belirleyen noktada. Kamera çantası ve bavul , çantaların iç organlarını· inceleyen çok fena iks ışınlı aygıttan geçtiler. Ben, madensel şeylerim bip etsin, iki gözüm önüme aksın, makinasından geçtim. Üstümde madensel bir şey yok, fakat makina bana gıcık herhalde, bip etti! Polis, geri çıkıp bir daha geçmemi istedi. Ne yani? Bir kere geçince bip ediyorsa, bir daha geçince gene eder bu adi makina. Kimi madensel şeylere yer yer ve zaman zaman duyarlı değil ya! Nitekim makina beni mahcup etmedi, gene aynı biçimde bipledi. . Polis, ikinci biplemeden sonra olayı iplemeye başladı ve üstümde madensel bir şey olup olmadığını sordu. Hayır, yok. Metal para kullanmam, saatim plastik, hazreti swatch! Yüzük takılmıyoruz, fakat benim ruhum heavy-metal , bu ve benzeri makinalarda bip duygusu uyandırıyorum. Polis, beni ciddiyete davet ederken birden tanıdı ... Ooo, siz miydiniz ağbi? Evet, biziz. Biz olmamız neyi değiştiriyor? Makina da beni tanıyıp bipinden vazgeçecek değil ya! Beni bir daha makinayla yüz göz etmiyor polis, buyurediyor yurtdışına. İyi yolculuklar diliyor, ben ona iyi mesailer diliyorum.
Yemek dağıtımı başladı uçağımızda. Önce birinci sınıflar, sonra biznes sınıflar, sonra sıradan yolcular, en son biz sigara içen adiler. Ön sıralar kahve-konyak muhabbetine geçtiğinde biz yemeğe başlıyoruz. Olsun, biz de fosur fosur sigara içiyoruz, o kerizler içemiyorlar. Sigarasız kahve-konyak içsen ne olur, içmesen n'olur hıyarağa! Çok acıyorum bu sigara içmeyenlere!
Benim tiryakiliğim utanç verici bir azınlık sorunu.
Amerikan bayan bana bir şeyler söylüyor. Sonunda o uçuşta sigara içilemediği anlaşılıyor. Güzel. Zaten çevremde benderi başka sigara içen, nikotini dert edinen yok. Benim tiryakiliğim utanç verici bir azınlık sorunu. Avucumun içine saklıyarak içiyorum sigaramı, askerdeki gibi. Genellikle her yerde "NO SMOKİNG!" yazısı gözümleniyor.
Sıcak daha Kafkaca düşündürüyor insanı
Teksaslı bayanın arabasında soğutucu yok. Birinci fena puan! Daha bir soğutucusu yok arabasında, duygusu gidip yerini alıyor beyinde... Belki bu kadının tiyatrosu falan da yok burda. Sıcak daha Kafkaca düşündürüyor insanı... Kaçırılıyor muyum? Kaçırıldım da benim haberim mi yok? Teksaslı bayanın suratında alaycı bir gülümseme var. Nereye gidiyoruz?
Reklam
284 öğeden 231 ile 240 arasındakiler gösteriliyor.