1 DOLAR=2700 Peso"
Ben 2600 liradan almışım doları, ben yurttan çıkalı 2700 olmuştur zaten. Güzel! İşte evimizdeyiz, hesap kitap çok kolay. Bir peso, bir lira demek.
Meksika da bir Ferhan
Kaynaşıyoruz meksikalı kardeşlerimle. Onlar da amerikalıları pek sevmiyorlar. Beni de amerikalı sanmışlar, türk olduğumu öğrenince, çıldırıyorlar, yere göğe koyamıyorlar beni. Elle, kolla, kaşla, gözle herşeyi konuşuyoruz. Oysa amerikalıların tavırlarını çakmak hiç de kolay deği
Burada televizyon hiç görmedim. Gazete, söz konusu değil. Odalarda radyo madyo yok, Türkiye'de ne oluyor? Dünyada ne olup bitiyor? Irak savaşı başladı mı? Irak neresi? Kimse bunlarla ilgili değil burada. Keyifle margarita çalkalıyorlar, bir kabın içinde. Bir de çok sevdikleri bir kaset var, dönüp· dönüp onu çalıyorlar: meksiko-besk!
Dibi kara Karaib denizi, senin kadar yalnızım. Senin kadar dalgalı ruhum, senin kadar suskunum. Meksika'da, Troçki gibi huzursuzum.
Mercan oksijen üretiyormuş. Heriflerin mercan takıntısı bundan. Gittikleri gezegende oksijeni kim üretecek? Onun derdindeler. Bu gezegenle hiç ilgileri kalmamış, taşınıyorlar. Neleri götürelim burdan, diye dünyaya bakınıyorlar. Tam bir Nuh'un gemisi durumu. Bu gemiye çeşit olarak, benim gibi bir türk almayı elbette düşünmüyorlar. Bunu biliyoruz ve fakat biz, bu limanda ne arıyoruz, onu bilemiyoruz!
Özdemir Asaf'ca bir kıpırdanma içindeyim: Hadi hurdan gidelim! Saat onbiri geçti. Hafif bir esinti çıktı, oh! Aman gözünü seveyim, es Karaib denizi yoksa oturduğun yerde, şakır şakır akıyor ter, sürekli yapış yapışsın. Duş alıyorsun, daha tam kurulanmadan başlıyor ter. Kara kara bulutlar belirdi denizin üstünde, her an inebilir yağmur. Serserinin biri sörf yapıyor, hem de çok uzaklarda. Odamda tip top hazırım, beni arayıp soran yok. Haydi, dedikleri an, alıcam, kadirşinas kırmızı bavulu, omuzdaşım kamera çantasını , Adios Akumal ! Fakat bize, haydi, diyen yok. Açık bir bilgi de verilmiyor. Kızlarımın, karımın fotoğraflarını çıkardım, günlüğümün arasından , onlara bakıyorum. İki haftadır, sıladayım. Ailemi , yuvamı özledim. Nakliyesi güç, üç parmak viskiyi boca ettim bardağa.