Siz de düşünüyor musunuz acının, ayrılıkların ve ıstırabın içindeki yaratıcı gücü... Bütün bu ıstıraplar çekilmemiş olsaydı felsefe, sanat, düşünce, fikir ve ilham doğar mıydı hiç? Kavuşmak ve hep mutlu olmak insanoğlunun bencilliği değildir de nedir? Sevdiği her şeye sahip olmak, onu elinde ve yanında tutmak hırsı, sizce ne kadar ilhamla ve yaratıcılıkla doldurabilir ki insanı? Tarih sahnesinde de görüyoruz ki aslında acılardan hep felsefe doğmuş, sanat doğmuş, aydınlanma doğmuş, maneviyat doğmuş. Yani insan acıyla yükselmiş.