Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
BİR KADININ SOL YANI Rosida, kendisini ay ışığının aydınlattığı bir gecenin karanlığında yürürken görüyordu.Sokak lambasının yansıttığı bir gölge aniden gözlerinde belirip kayboldu .Hızlı bir refleksle etrafını gözleri ile korku içinde ve uzun uzun süzdü.Kalp atışlarının yükseldiğini göğüsünde hissetti.Sokağın dökük ,çatlak duvarında
İlk öykü denemem :) Yorumlarınız değerlidir benim için
TURUNCU Soğuk bir kış gecesiydi. Doğa; yeni yılı beklemiş gibi biriktirdiği en sert ve soğuk rüzgarını üzerimize fırlatıyor, dişlerimizin gıcırdamasına yetecek kadar donuk bir hava dağıtıyordu. Rüzgarın uğuldayışı boşlukta süzülüp aceleyle yüzümü yalayarak geçiyor ve sırasını sonraki hava akımına bırakıyordu. Oldum olası bu sert ve kuru havadan
Reklam
Artık çok daha iyi anlıyorum onu. Yani yaşamı tanıyorum, en acısı da bu. Biliyorum hüzün mutluluktan daha güçlü bir duygudur. Elleri kıpırdayan her insan sevincinden hemen hüznünü anlatır. İnsana daha yakındır çünkü bu duygu. Bazen umursamıyorum, deli bir dalga alıp götürüyor beni düşüncelerde buluyorum kendimi. Fark ettiğimde sadece yazıyor
Mimarın Eğitimi
▪︎"SaDəCə ŞəKiL çƏkİrSiZ" deyənlər utanarmı? Sanmam.▪︎ 1. Mimarın uzmanlığı ,çok çeşitli bilim ve sanat dalının öğrenimiyle zenginleşmiş bir bilgiyi kapsar. Bu bilgi sayesinde, tüm diğer sanatların yaratımları hakkında söz elde edilir. Bu söyleme yetkisi bilgi hem pratike hem belirli bir teoriye dayanır. Pratik,  belirli bir tasarıya
"Birine aşık olduğumu anlamam... Aşık olmak anlaşılır bir durum değildir. Kimse kendi kendine durup da ben aşık oldum demez. Kimse aşık olduğunu fark edemez. Aşk gizli bir duygudur. İnsanı birden bire ele geçirir, saati umursamaz, tarihi umursamaz, mekanı umursamaz. Aşk birdenbire gelir, parmak uçlarından saç tellerine kadar bütün bedenine yerleşir. Bakışların değişir, sesin değişir, dokunuşların değişir. Hayatın değişir. Aşık insanın su içişi bile diğerlerinden farklıdır. Bardağı daha sıkı tutar artık, çünkü artık hayata bağlanması için, hayata sıkı sıkı tutunması için farklı bir sebebi vardır. Çünkü artık kalbi doludur. Çünkü artık su bardağının ellerinin arasından kayıp yere düşmesine, kırılıp paramparça olmasına izin veremez. Artık yemeğini yarıda bırakamaz, artık evden ayakkabılarının bağcıklarını bağlamadan çıkamaz. Artık her şeyi tam yapmak zorunda hisseder kendini. Bunları hisseder, çünkü onu motive eden bir duygu vardır. Onu sıcak tutan, üşümesine izin vermeyen bir duygu. Aşık olduğu insan onu elini dahi tutmadan ısıtıyordur. İçini ısıtıyordur... Buna rağmen, her şeye rağmen aşık olduğunu anlamaz. Bir insanın aşık olduğunu anlaması için tek yol birinin onu kolundan tutup 'sen aşık olmuşsun' demesidir. Ancak o an anlar. Durur böyle, birkaç saniye boş boş bakar. Ben harbiden aşık olmuşum der... Aşık olmak anlaşılmaz, aşık olmak fark edilir.''
OĞLUM 12 YIL UYUDUKTAN SONRA UYANDI... Bir gün çok sinirlendi. Yine kendini balkondan atmak istedi. Zor ikna edebildik. Akşam oldu, onu uyuyor zannettim. Babasıyla ne yapacağımızı konuşurken bir ara "oğlumuzu olmazsa bağlayalım" diye ağlayarak anlatıyordum ki birden yatağından doğrulup sadece bana bakarak, "yazıklar olsun size,
Reklam
kimsenin hiçbir şeyine güvenmemesi gerektiğini anlaması için illa her şeyini yitirmesi mi gerekiyor? yitirmeden evvel Allah'tan başka bir güvencemizin olmadığını anlamalıyız artık. sadece maddi değerler anlamında söylemiyorum bunu, manevi değerlerimizi de yitirebiliriz ve en kötüsü de bu. kendini kusursuz görmenin ve hataya/günaha kesinlikle düşmeyeceğini düşünen insanın, bu düşüncesi ile imtihan olabileceğini düşünmesi gerek artık. değil hataya düşmek, (neuzübillah) imanını dahi yitirebilir insan. bu yüzden nefsi kusursuz görme kusurundan derhal kurtulmalı, bir başkasının kusuruna karşı da yargılayıcı/kınayıcı olmaktan sakınmalıyız. yapmamız gereken, maddi manevi tüm şerlere karşı duâ etmek ve Allah'a sığınmak, çünkü Allah'tan başka güvenilecek her şey yitmeye mahkûm.
Erich Fromm'a göre; çağdaş insan, öbür insanlara ve doğaya yabancılaşmıştır. İnsan bir mal durumuna girmiştir; yaşam güçlerini, bulunduğu pazarın koşullarına göre en yüksek kâr getirecek bir yatırım olarak kullanır. İnsanlar arası ilişkiler birbirinden kopmuş otomatların ilişkileridir; bu otomatların herbiri güvenliğini sürüye bağlı kalmakta,
Lügat bilgisi insana ne gibi kazanç sağlar?
Lügat: Kelime. Söz. Her milletin dili manasına gelir. Bu anlamlar itibariyle İnsanların bilgi hazinesini genişletir. Bilgi genişledikçe bakış açısı değişir, bakış açısı dediğimiz nazar değiştikçe düşünce değişir, düşünce değiştikçe kişilikler anlam kazanmaya başlar. Kelime dağarcığı fazla olan milletlerin refah seviyesi bu nisbette artmakta olduğunu ifade edebiliriz. Lügat, özellikle bizim ecdadımızın eğitim sisteminde her talebeye hususi olarak ezberletmek suretiyle verilen bir ders olmuştur. Yaklaşık 16 ila 20 bin kelime arasında lügat ezberi olan bir geçmişe sahip oluşumuz bunu ispat eder. Lügat bilgisi kişinin bir şeyi anlamasına ve başkasına anlatmasına çok yardımcı olur. Çocuk bir çok kelimeyi daha öğrenmediği için kendini ifade edemez. Bunun için de ağlar. Sonra kelimeleri öğrendikçe kendini ifade etmeye başlar bu da özgüvenini artırır. Bu örnekte olduğu gibi insanın kelime-lügat dağarcığı ne kadar az ise anlaması ve kendini anlatması o kadar zor olur. Lügat dağarcığı geliştikce anlaması ve kendini anlatması da gelişir. Ayrıca Istılah denilen terimler vardır ki, bunlar birer anahtar gibidir. Bir konuyu anlamak için bu ıstılahları bilmek gerekir. Yoksa o konuyu anlamak zor olur. Bu ıstılahları tam anlayınca o konunun geçtiği her yeri anlamak daha kolay olur. Üstad Bediüzzaman hazretleri de meşhur Kamus-u Okyanusu babus-sine kadar ezberlemiştir. Yani 1154 sayfa ezber yapmıştır. Onun ilminin bu kadar geniş olmasında lügat ezberinin ayrı bir yeri vardır.
Bazen insanın kendi kendini anlaması için bile tercüman lazım dedi. Sonra da bir uzlaşma kurulu, düşünsene; kendi ile çelişkili bir insan, suyun üzerinde durmaya çalışırken suyu yutan, kulaç atmaya çalışırken çırpınan ve yorulan. Ve boğulan... Harun KÜSMÜŞ
Reklam
‘’Oysa gözlerimi açtığım anda fazlasıyla karışıktı kafam, yıldırım hızıyla yaşadıklarımı bir kez daha sırasıyla, hatıra denen o büyülü kendini kandırma sayesinde de, tadını çıkararak yaşamak istiyordum; şu da var ki insanın böyle şeyleri kavrayabilmesi o kadar da kolay olmuyor. Kim bilir, belki de insanın bunları anlaması için ağrıyan bir kalbe gereksinimi vardır..’’  
Stefan Zweig
Stefan Zweig
110 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.