Bu halimizle hepimiz acınmaya layığız; ama kendi kendimize acımalıyız. Başkasına merhamet etmek, ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki, ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur.
Korku, cezadan daha kötüdür, çünkü ceza bellidir. Ne kadar ağır veya hafif olsun, hiçbir zaman belirsizliğin dehşeti kadar, ürkütücü gerilim kadar kötü değildir.
"Bazen camiye giderim, orası gölgeliktir,güzel uyku çekilir."
-Sadece Rabbi'yle barış içinde olan bir adam ibadethanede rahatça uyuyabilir.
Ebu Tahir şüpheci bir ifadeyle suratını asınca, Ömer heyecanlanıp iyice ileriye gitti:
-Ben, mahşer gününün dehşetinden başka iman, secdeden başka namaz tanımayanlardan değilim. Ben nasıl mı namaz kılarım? Bir gülü seyrederim, yıldızları sayarım, yaratılışın güzelliği, onun düzenindeki kusursuzluk karşısında büyülerinirim, Rabbim'in en güzel eseri olan insanın, onun bilgiye aç beyninin, aşka aç gönlünün, uyanmış veya tatmin edilmiş tüm duyuların karşısında hayranlığa kapılırım.
Hocam, öncelikle elinize emeğinize sağlık. Kitabın dili gayet anlaşılabilir olmuş. Sadece hocamız bir hekim olduğu için birkaç latince terim var ama insanı bunaltacak derecede değil. İnsanda merak duygusu uyandıran bir kitap. İnsani ikilemde bırakan, bi yandan mutlu olurken acaba yanlış bir his mi hissediyorum diye düşündüren bir kitap. Bunu hissetmemiz için bu şekilde kurgulandığını düşünüyorum. Okuduğunuz kitaptan keyif almak istiyorsanız bu kitabı okumalısınız. Devamının gelmesi umuduyla.