"Şarabı bitmiş bir şişe olmak gibi yalnızlık. Müzik olmadan dans etmek ya da tek bacağı olan bir makas, hatta kancasız bir olta... Bir şekilde tamam olmayan her şeye benziyor yalnızlık..."
Bugün yüzümüzü şöyle batıya, İrlanda'ya doğru çevirelim. Oscar Wilde, İngiliz edebiyatı içine dahil edilir. Fakat ben yazarı kendi milliyetine göre anmak istiyorum.
Yazarın kaleme aldığı bütün masalları ve öyküleri bir araya getiren Türkiye İş Bankası Kültür Yayınlarına bir okur olarak teşekkür borçluyuz. Klasikler konusunda birçok yayını severek takip ediyorum ancak Türkiye İş Bankası Kültür Yayınları benim en çok tercih ettiğim yayınevi.
Kitabın içerisinde birbirinden farklı pek çok masal/öykü bulunmakta. Eserde ilk karşımıza çıkan aynı zamanda kitaba da ismini veren "Mutlu Prens" adlı masaldır. Her biri birbirinden güzel, fazla uzun olmayan, kesinlikle saklı ya da aşikâr mesajlar barındıran masal/öykü/mensur şiirler ilgili okurlarını bekliyor yayınevi raflarında.
Hayat, daima iyilerin kazandığı, ahlâkî dersler çıkardığımız bir öğreti değil belki ama böyle bir dünyayı okuyarak kitaplarda yaratabiliriz. İnanırsak her şey mümkün kılınır.
Daima kitaplarla kalmanız dileğiyle...
Masal merakımı, beni tanıyanlar bilirler fakat bu merakın belli bir yaştan sonra gün yüzüne çıktığını da ben, üzülerek itiraf etmek zorundayım. Hala da birçok masaldan bihaber olduğumun farkındayım. Elbette ki çocukluğumda annemin okuduğu masallarla uyumuşluğum oldu. Sonrasında annem ev işleri ile ilgilenirken ben, kendi kendime eğlenmek
Yaşlandığında
Yaşlandığında, kırlaştığında saçların ve uyuklar olduğunda hep
Ve ateşle sınandığında bu kitabı yeniden al
Ve yavaşça oku o yumuşak bakışı düşle
Gözlerinden süzülen bir keresinde ve derin mi derin gölgelerini onun
Kimbilir kaç kişi o ince o zarif anlarını sevdi senin
Ve güzelliğini belki gerçek belki yalan
Ama yalnız bir adam içindeki o göçebe ruhu sevdi
Ve hercai yüzündeki kederi
Çömelişini parlayan parmaklıkların ardında
Mırıltılı, üzüntülü azıcık, nasıl yenildi aşk
Yürüdü gitti ötesine ardına dağların
Ve yüzü saklı hep bir yıldız kümesinin ortasında...
"Şarabı bitmiş bir şişe olmak gibi yalnızlık. Müzik olmadan dans etmek ya da tek bacağı olan bir makas, hatta kancasız bir olta... Bir şekilde tamam olmayan her şeye benziyor yalnızlık..."
Yine 19yy'dan, Viktorya Çağı olarak bilinen Sanayileşmenin başladığı, küçük bir kesmin zenginleşip fakir kalabalıkların var olduğu, sözde katı ahlakçılığın fakirleri vurduğu o dönemden 40'lı yaşlarında hayatını kaybetmiş İrlanda'lı müthiş yazar Oscar Wilde(1854-1900).
Zengin bir çevrede doğmasına rağmen, çarpıklıkları görebilmiş, bu durumu özellikle oyunlarında hicvetmiş ve bu uğurda soylular ile kavgasında hapis yatmış benim "çok acı-erken öl" kuramıma uyan muhteşem bir yazar.
Toplumun çoğuna karşı geldiği sıralarda yazdığı ve en ünlü hikayesi olan Mutlu Prens'te masallar anlattığı çocuklar bir dönem kurtarıcısı olmuş. Bu masallarda ahlaki çöküntüyü soylu ve yönetici sınıfın umarsızlığına bağlayarak yaşanan ikiyüzlülüğün dayanılmaz trajedisini eserlerinde özellikle belirtmiş.
Bu masallar evet hayal ama bir o kadar gerçek aslında. Küçük Prens ve Martı Jonathan Livingston tadında ama çok daha iyi. Küçüklere hediye mi vermek istiyorsunuz? Bu masalları okuyun onlara...