Kim daha temiz?
Üstü başı parlayan mı?
Yalan konuşmayıp yüreği ışıldayan mı?
Kim dost?
Yara bandı yapıştıran mı?
Yaralarını öğrenmeye çalışan mı?
Hangisi gerçek?
Ölüm mü?
Yaşam mı?
... Alıntı
geçerek birer birer sürgün kanyonlarını derbeder koşup geldim ışıldayan tahtına. yarım koyup bir bardak kurşun rengi çayımı yıkarak yalnızlığa kurduğum sarayım yetim çığlıklarımı duyurmak üzere sana koşup geldim; iliştir beni memnu bahtına
En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin ,
ne Hindistan , ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini Anlamayan...
Can YÜCEL
"En uzak mesafe ne Afrika'dır, ne Çin, ne Hindistan, ne seyyareler, ne de yıldızlar geceleri ışıldayan.
En uzak mesafe iki kafa arasındaki mesafedir.
Birbirini Anlamayan..."
-
Sen ki benim parlak ayım,
Sen ki benim ışıldayan güneşim,
Sen ki benim bereketli toprağım,
Sen ki benim çağlayan ırmağım,
Sen ki benim ömrümün baharı,
Sen ki benim biricik sevgilim..
Nereden bileceksin, fesleğen köklerinin
Hercai bulutlardan bıkıp usandığını
Ansızın kayıveren yıldızların ardında
Vuslatını bekleyen bir kalbin yandığını
Nereden bileceksin
Kim bilir, belki bir gün kapıma geleceksin
Kollarında rüzgârlı bir deprem karanlığı
Kapı aralığından sessizce gireceksin
Işıldayan bu gönül şahikası önünde
El pençe divan durup, sen de eğileceksin