İstediği kadar tazyikli su sıksın...
Korkma sönmez!
Gözünüzün önünde olan biteni seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz, seyrediyorsunuz, hiç mi rol üstlenmeyeceksiniz, ömrünüzün sonuna kadar hep böyle ''figüran'' olarak mı yaşayacaksınız?
Bir dönem kapanıyor.
''Sanatçı''larımız gidiyor.
''Ünlü''lerimiz kalıyor geriye!
Burası Türkiye, buradan çıkış yok!
Embriyoloji profesörü, trenle mescit açılmasını talep ediyor ve virajlarda kıble denk getirilemeyeceği için reddediliyorsa… Milli hap icat etmeye gerek yoktur. Hapı zaten yutmuştur o millet.
Üç bin casus subay yakalandı. Küçük bir pürüz var: Aralarında bilgi-belge satan yok...
Yüksek askeri şura ramazana denk geldi. İftar çadırına gidenlerin general, teravihe gidenlerin amiral, umreye gidenlerin kuvvet komutanı olması bekleniyor.
Türkçe sınav sorusu: Ben böyle memleketin taa …… cümlesindeki noktalı yeri doldurunuz.
Sayfa 141Kitabı okudu
İhbar ediyorum. Pamuk Prenses denilen kaltak, yedi tane herifle aynı evde kalıyor, Rapunzel kuleye erkek alıyor, Tarzan namahrem.
“Kendim ettim kendim buldum, gül gibi sarardım soldum, eyvah” diye haykırdı senelerce, Neşet ERTAŞ. İktidar tercihlerimizin nakaratını, bundan daha güzel özetleyen var mıydı?
Çalabilirsin. Soyabilirsin. Haram ye. Kandır, dolandır. Fuhuş yap. Aman diim bira falan içmeye kalkma. O çok fena. Ahlaksız mı olacaksın başımıza.
Kuş sesleri, hatta sinek vızıltıları bir anda kesilir, makasın kağıdı kestiği gibi, bir anda. Sırtüstü yapışırsın yere, uğultuların arasında mayın kelimesini ayırt edersin sadece. Masmavi gökyüzüne bakarken bulursun kendini, arkadaşların bir şeyin yok diye bağırır, bilirsin ki, bacağın yok. Hep o soru çınlar aklında, tekrar, tekrar neden ben, neden ben?