Beysbol şapkalı kemancı, Washington metro istasyonunda Bach'tan parçalar çalıyordu. Önünden 1907 kişi geçti, sadece 7 kişi duraksadı, onlarda ikişer dakikalık dinleyip, gittiler. 45 dakikalık konserin sonunda bahşiş için yere açtığı mendili topladı, uc-beş sentlerle biriken 32 doları cebine koydu, taksiye bindi. Washington'un en ünlü konser salonuna gitti, sahneye çıktı,biletlerin en ucuzu 100 dalardi ama sahne tıklım tıklım doluydu. Cünkü o... Joshua Bell'di. Keman da üç yüz senelik 3,5 milyon dolar değerindeki Stradivarius'tu
“80 ihtilali öncesi... Hacıhüsrev. Çocuğum o zamanlar. Devrimci abiler vardı, hava karardıktan sonra cami duvarına yazı yazıyorlardı, ellerinde koca koca Marshall boya kutuları olurdu. Geceleri onları beklerdim, gizli gizli seyrederdim. Bir gece gördüler beni, ne arıyorsun lan burda deyip, çıkıştılar. Ben de onlara boyanız bittiyse boya
Haydi oyun oynayalım
İSİM
ŞEHİR
BİTKİ
Elime gelen bu kitabı tekrar bir okuyayım dedim... #sözcü gazetesinin yazarı olan #yılmazözdil ‘in bu kitabını 2011 de almıştım.
Deneme okumayı sevenler için özellikle sol cenahın ilgisini çekecek bir kitap...
Bir çok farklı konudan oluşan köşe yazısı niteliğinde denemelerin bir arada olduğu bir eser olmuş.
Büyük gazeteci siyasal hayatta yaşanan ilginç ve birbiriyle bağlantılı konuların hicbir tesadüf olmadan nasıl bir kolektivizm içinde toplumu nasıl yönettiğini çarpıcı örneklerle anlatıyor.
Yılmaz Özdil gerçekten takip edilmesi gereken bir yazar ve gazeteci. Beğenilen veya beğenilmeyen fikirlerini objektif olarak takip eden herkese faydalı olabileceğini düşünüyorum. Yakın tarih ve güncel olaylarda bulunduğu izlenimleri bazı olayları daha kolay anlayabilmemizi sağlayacaktır.
Bakanların, bakan olduklarını TRT'den öğrendikleri bir ülke burası... Devamlı TRT ekranına bakıyorlar ki, görsünler, bakan olmuşlar mı, olmamışlar mı... Onun için onlar "bakan" zaten.