Bilmek, çare olmayı gerektirirdi ve o günlerde benim çarelerim tükenmişti.
Ona karşı öyle bir arzum var ki, bu arzuyla Allah'a yalvarabilseydim tüm günahlarım bağışlanırdı. Bu arzuyla dua edip istesem, vahşi hayvanlar merhamete gelir, insanlara zarar vermekten vazgeçerlerdi. İçimde öyle bir alev yanıyor ki söndürme amacıyla su içmeye kalksam suda boğulurdum. İsterdim ki o hayattayken yüreğimi bir bıçak ile yarıp açsınlar, onu içine yerleştirsinler, sonra da göğsümü kapatıp diksinler. Böylece hep yüreğimde kalsın, diriliş gününü başka yerde değil, orada beklesin, ben yaşadıkça o da yaşasın, kabrin derin karanlığına girdiğimde de yine kalbimin içinde benimle olsun.
Reklam
"Bana her şey Sen'i hatırlatıyor."
Patron kesenin ağzım açınca kraldan fazla kralcı alçaklar, aranan kalbe kendilerinde olmayan başka özellikler de eklemişler.
en mutlu çocukların hangileri olduğunu sordum. İlk birkaç aylarım annesinin bağrında uyuyarak geçirenler olduğunu söyledi. "Neden?" dedim; "Ana rahminde aylarca dinlediği kalp atışından, annesinin kalbinden ve o kalbin kendisine fısıldadığı güzelliklerden uzak kalmadığı için" dedi.
Saraybosna'daki katedrale bu adı verenler, şehirde farklı dinlerin hoşgörü içerisinde yaşandığım anlatmak istemişler ama yine aynı zihniyet tarafından bu düşünce dinamitlenip doksanlı yıllarda, medeni(!) Avrupa'nın göbeğinde vahşice Müslüman katliamı yapılmıştır.
Reklam
1.000 öğeden 21 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.