Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gazzeliler Uhdud ashabı oluyor.. Uhdud ashabı ateşe atıldı, yana yana can verdiler; dünyevi olarak bir galibiyet, bir zafer yok. Görünüşte yakılan yok edilen bir kavim.. Ahirete iman edenler için ise durum hiçbir zaman böyle değil; Allah, hak edeni temizleyip yanına alıyor, tertemiz olarak, şehid olarak.. İslâm; şehidlerle, katledilen peygamberlerle, hak batıl mücadelesi ile bu zamana geldi; bu zamandan öncesi kolay değildi, sonrası da kolay olmayacak. Rahat içinde dertsiz tasasız oturan yatan bizlere yazık.. "Ben develerin sahibiyim, Kâbe'nin sahibi ise Allah'tır."
Irkî taasupları neticesinde fethin ruhunu unutan Müslüman Araplar ve Berberler, üstünlük kavgalarını başlattılar. Oysaki onlar, omuz omuza fetihte bulunmuş, İslamî tebliği Endülüs'e taşımışlardı. Fakat her zaman için tehlikeli olan ikbâl ve ganimet kavgaları artınca, tebliğ ruhu ikinci plâna atıldı; servet mücadelesi ve ihtişam duyguları öne geçti. Nitekim daha sonraki asırlarda, Endülüs'teki İslâm Devleti'nin yıkılışını en büyük sebebi de bu âmil olmuştur.
Sayfa 40
Reklam
·
Puan vermedi
Kendi kelimelerimle böyle bir eseri nasıl tarif ederim bilemiyorum. O yüzden sözü kendi nakıs ifadelerimden alıp yine kitabın kendisine bırakıyorum. "Demek bu Arabî Mesnevî mecmuası, Risale-i Nur'un bir nevi çekirdeği ve fidanlığı hükmündedir. Bu mecmuanın yalnız dâhilî nefis ve şeytanla mücadelesi, nefs-i emmarenin ve şetan-ı cinnî ve insînin şübehatından tamamıyla kurtarıyor." "Bu Mesnevî-i Nuriye'deki risalelerin isimleri 'Reşhalar, Katre, Hubab, Habbe' şeklinde gidiyor. Eğer Katre Risalesi'nin âhirinde merhum Şeyh Safvet Efendi'nin yazdığı gibi her bir risaleye bir takriz yazılsa idi, o merhumun 'Bu bir katre değil, bir bahirdir.' dediği gibi biz de derdik: 'O bir lem'a değil, bir şemstir. O bir reşha değil, bir bahirdir. O bir zühre değil, bir cinandır. O bir hubab değil, bir ummandır.' " Bu eser ve Risale-i Nur Külliyatı'ın diğer eserleri sadece küçük bir kitleye hitap etmiyor. Küçük bir çocuktan ölüm döşeğindeki ihtiyara kadar her kesimin hatta tüm dünyanın -sadece İslam dünyası değil- istifade edebileceği eserlerdir. Dünya Risale-i Nur okuyor...
Mesnevî-i Nuriye
Mesnevî-i NuriyeBediüzzaman Said Nursî · Rnk Neşriyat · 20192,733 okunma
Türkler, Türklüğünü islam sayesinde muhafaza etmiştir. Bulgarlar, Finliler hatta Kızılderililer Türk'tür. Ancak bugün Türklüklerinden bahsedilmemektedir. Kumanlar, İskitler,Traklar,Hunlar,bir kısım Tatarlar, Rus ya da Rum olarak görülen Ortodoks Türklerdir. Bu dönemde Türkiye'de, dış güçler ve içteki uzantıları yoğun psikolojik ve kültürel savaş ile İslam'ı Türk kimliğinden soyutlama mücadelesi vermektedir.
Şüphesiz şer ve fesat, insanın ilimle, araştırmayla ve gayretle iradesini boyun eğdirdiği bu güçlerin arkasında duramaz; ancak çabası ve mücadelesi uğruna büyüyen ve ilerleyen inkârcı medeniyette gizlenir. Radyo tek başına bir şer değildir; fakat şer, onu, sapkınlıkları yaymak, ahlakı bozmak, ciddiyetten uzak söylentileri ve kadınsılığı yaymak için bir araç hâline getiren medeniyetin ruhundadır. Aynı şekilde uçak tek başına bir fesat değildir; ancak fesat, iman edenlere ateş atarak ve onları imha ederek, adeta onu İblis'in emrine verilmiş bir alet hâline getiren medeniyetin ruhunda gizlidir. Sinema, bünyesinde kötü medeniyet ruhunun hâkim olmadığı, fesadın, günahın ve sapkınlığın yayılmasının vatanı hâline getirilmediği takdirde bir ahlak düşmanı değildir.
Sayfa 107Kitabı okudu
Cehennem ve cehennemlikler hakkında "cehennem ve azabının ebedî olmadığı; cehennemde bir çeşit cennet hayatı yaşanacağı, azaptan zevk alınacağı; ebedî azapta hikmet olamayacağı; ilâhî rahmetin mü'min-kâfir herkesi kapsadığı; her türlü inancın hakk ve doğru olduğu; putperest, ehl-i kitap, mecûsî, budist... tüm insanların gerçekte Allah'a ibadet ettiği" gibi görüşler, başta Muhyiddin ibn Arabî olmak üzere özellikle vahdet-i vücudcular tarafından savunulmuştur. Son dönemlerde bu görüş Kazanlı ilim adamı Musa Carullah Bigiyef tarafından gündeme getirilmiş; Osmanlı'nın son dönem âlimlerinin büyüklerinden şeyhu'l-Islâm Mustafa Sabri Efendi merhum da buna müstakil bir eserle cevap vermiştir.
Sayfa 104 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Günahların en büyüğü Müslüman kardeşlerini tekfir etmektir. Her hata eden kimsenin kâfir, hatta fâsık ve asi olması lâzım gelmez. Bunun için, İslâm milletini [ümmet] basit şeylerle parçalayacak [tefrik] yerde mümkün mertebe hepsini bir noktaya toplamak gerekir.
Sayfa 70 - İşaret Yayınları - İbn TeymiyyeKitabı okudu
Ashâb-ı kiram Şam'ı fethettiklerinde Hz. Ömer'le Hz. Osman da oraya teşrif buyurmuşlardı. O zaman hiçbir sahâbe İbrâhîm'in (a.s) kabrine varmadı (ziyaret etmedi). Mezarı üzerinde türbe de yoktu. Emevî ve Abbâsî halifeleri döneminde de böyle devam etti. Ancak hicrî V. asrın sonunda Hristiyanlar Şam'ı zaptettiklerinde İbrâhîm Halil'in (a.s) kabri üzerine bugünkü binayı yaptılar. Şam tekrar İslâm devletinin eline geçtiğinde Müslümanlar bu binayı mescid edindiler.
Sayfa 49 - İşaret Yayınları - et-Tevessül ve'l-Vesîle, İbn TeymiyyeKitabı okudu
İbn Teymiyye'nin yaşadığı çağda, Kalut ırmağında halk tarafından kutsallığına inanılan bir kaya olup Müslümanlar bunu ziyaret ederler, kurbanlar kesip çevresinde mekân tutar, adaklar adayıp üstüne yatarak ağlarlar ve ihtiyaçlarını isterlerdi. İbn Teymiyye bu gibi şeylerin İslâm şerîatında caiz olmadığına dair pek çok va'z u nasihatta bulunduysa da, hurâfe aşığı avam ile kişisel çıkarlarını kollayan havass için bir etkisi olmadı ve güzel bir netice vermedi. Bunun üzerine İbn Teymiyye, bir gün talebelerini toplayıp kayayı tuzla-buz etti, izlerini dahi silip belirsiz hâle getirdi. Böylece, o bölgede yaşayan Müslümanların şirk belâsından kurtulmasını sağladı.
Sayfa 30 - İşaret YayınlarıKitabı okudu
"İlâhî imtihan âlemi olan dünyada, sürekli hak ile bâtılın, îman ile küfrün, hayır ile şerrin mücâdelesi vardır. Bu mücâdelenin doğru tarafında peygamberler, sıddîklar, şehidler ve sâlih mü’minler bulunmaktadır; yanlış tarafında da şeytan ve avenesi, yani İslâm düşmanları..."
Osman Nuri Topbaş
Osman Nuri Topbaş
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.