10. yüzyılda matematiğe ilişkin çok büyük başarılardan söz edilmelidir. Örneğin yukarıda adı geçen Ebū Caʿfer el-Ḫāzin, üçüncü dereceden bir denklemi, konik kesit yardımıyla çözebilen ilk kişidir.
Sayfa 20 - Giriş
Arap-İslam dünyası, geç antik dönem ile Avrupa yakın çağı arasındaki devirde, gelişime en müsait ve etkisi en güçlü kültür sahasıdır ve de eski dünya ile oluşmaya namzet Avrupa arasındaki yegâne gerçek bağdır.
Sayfa 15 - Ön Söz
Reklam
Luckey şöyle yazmakta: «İslam dünyasındaki matematikçilerin gerçekten devrim yaratan bağımsız başarısı, 1000 yılı civarında küresel üçgenin kenarlarının ve açılarının fonksiyonları arasında formüllerin kurulmuş olmasıdır, özellikle küresel sinüs teoremi.
İbn Ḫaldūn pek çok kişi tarafından sosyoloji ve tarih felsefesinin kurucusu görülmüştür. Bazı araştırmacılar da İbn Ḫaldūn’da, bütün bilim dallarının temel problemlerinin işlendiği görüşüyle yetinmişlerdir.
Bilimin kökeni hurafelere dayanır
Bilim nerede ve ne zaman başladı? Bu soru saçma değil, bilimin ne olduğu meselesinin özüne inen bir sorudur. Geçmişe baktığımızda, sonradan küresel bir bilim projesinde kullanılmaya başlayan eski f ikirler ve keşifler görmek mümkündür. Fakat o zamanlar bu fikir vekeşifler dini kutlamalar için elverişli bir zaman bulmak, savaşlar kazanmak. Kitabı Mukaddes'teki kehanetlerin doğru olduğunu kanıtlamak ve (hepsinden önemlisi) hayatta kalabilmek gibi bambaşka projelere aitti. Bu kitap, modern bilime uygulamalı bilgilerden olu- şan büyük bir birikim miras bırakan antik Mezopotamya uygarlıkları ile başlıyor. Babil saraylarının danışmanlarının matematik, ast- ronomi ve tıp gibi alanlarda uzmanlaşmalarının sebebi teorik fizikle ilgilenmeleri değil geleceği tahmin etmek istemeleriydi. Bunun tersine Yunan filozofları ise kozmosu açıklayabilecek muazzam sistemler kurmayı tercih etmişlerdi. Teorilerinin çoğu bugün bize tuhaf gelse de, zaman içinde sürekli tadil olmuş, asimile edilmiş ve önce İslam sonra da on sekizinci yüzyılda AvrupalIların düşünce dünya- sını hâkimiyet altına almıştır. Bilimin asıl temelleri bugün büyü yada "sözde bilim" diye sık sık çamur atılan teknik ve kavramlarda yatmaktadır.
Mantık - Logique: Mantık kelimesi, nutuk gibi, arapçadır. Manası anla­şılan seslerle söz söylemek demektir. Abbasiler (762-1258) devrinin ilk asrında Eski Yunan felsefesi, tercüme yolu ile İslam alemine girerken Logik kelimesi de, diğer bazı yunanca terimler gibi olduğu şekilde arapçaya geçmiştir. Nitekim ilk arapça tercüme­lerde Riyaziyat terimi yoktur, Matematika vardır; Bedi ve Beyan yoktur, Retorika; Madde yoktur, Heyula vardır. Bunlar gibi Mantık kelimesi yoktur, buna Logika de­mişlerdir. Logik kelimesinin Eski Yunan'da ilk defa kesin olarak ne zaman kullanıldığı belli değildir. Bu kelime, Aristo metinlerinde yoktur. Organon isimli meşhur ve mühim kitabının son üç kısmında metod olarak kullandığı bölüme sonradan Logik denilmiştir. Bu kelimenin aslı, Logos'tur. Zihindeki bir düşüncenin ifadesi ve işareti demektir. Onun için akıl ve söz manalarına gelir. Yunan yazarları ''Epistemelogik'" ve "Techno­ logik" terimlerini Bilgi ve Teknik (Fen) mantık'ı veya bilgisi manasına kullanmışlardır. Bugün bile birçok yeni kurulan bilimlere ad verilirken Garp'ta çok kere Logi kelimesi son-ek olarak alınır. Geologi , Yer kabuğunun yapısını açıklamada kullanılan mantık, yani bilgi; Psikologi, ruh olaylarının izahına tatbik edilen mantık; Sosyologi, insan topluluklarını inceleyen bilim manasında böylece bileşik birer isim olmuşlardır.
Reklam
156 öğeden 111 ile 120 arasındakiler gösteriliyor.