20. yy'ın son çeyreğinde Türk "düşün" dünyasının ve bu dünyadan bir çatı olan Türkiye Yazarlar Sendikası'nın "Kürt Sorunu'na" resmi ideolojiye rağmen bir bakış açısı ve de duruş getirmemesi üzerine bir süreç okuması. Kitap genel olarak milenyumun son demlerinde Türkiye'nin resmi ideolojiye aykırı bir ses iddiası olan yazar kesiminin ne denli resmi ideolojinin diline ve rengine bulandığını gözler önüne seriyor. Dönemin parlayan "aydın"ı Aziz Nesin'in, devletin resmi ideolojinin yansıması olan davranışlarının eleştirildiği kitapta, sendikanın üyesi olan yazarı iddia ettiği demokratlığının aksine ne denli yalnız bıraktığı ve hatta dışladığı anlatılmak istenmiş. Yazarın üyesi olduğu sendikaya yazmış olduğu son mektubu, adeta eserin özeti niteliğinde. Devletin hiç olmazsa yemek, ekmek gibi ihtiyaçlarını fatura etmesine karşın, sendikanın tutukluluğunu buğzetmekten dahi imtina ettiği üyesinden aidat istemesi, "sivil" örgütün ne denli etkili olduğunun ifadesi olmuş.