Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Bir gün siz de yok olacaksanız sevmeyin beni... Bir film daha nasıl anlatabilir ki yalnızlığı ya da sevgisizliğin insanı dönüştürdüğü yüzünü. Kaçımız hayalini kuruyor kaçımız kimin peşinde umut kırıntılarını arıyor. İçinde barındırmadıkları kaç duyguyla daha yüzleşeceğiz. Kaç duygumuzla birlikte daha ne kadar yalnız kalacağız. Evet sonu olmayan bir film bu, bu da başından belli. Hangi duygunun eşiğine gelsem yanımda biri oluyor hangi duyguyu yitirsem o da bitiyor. Sevmek meselesi mi bu insan olmak mı yahut sahip olmadıklarımız mı? Belki de insana en büyük ceza insan olmaktır belki de yaşamın trajedisi de budur işte: SANA BENZEYEN AMA SENİN YIKIMIN OLAN BİR BEN...
Kendimle dertleşmeler
eveeet yine hüzün perileri gelmiş bulunmakta, gidin başımdan arkadaş diye uyarıyorken onları, bi anda belki beni çok seviyorlar diye düşünmüyor değilim. ama ben sevilmeye alışık değilim siz de sevmeyin beni diye demeden duramıyorum... neyse hiç şakasız eylül ayı gelince zaten pek mutlu olmayan ruh halim iyice çığrından çıkıyor; bu işte eylülün bir payı var mı yoksa doğduğum güne olan nefretimi kusmama yaklaştığından mı onu da bilmiyorum. zaten ben neyi biliyorum ki.. geçen yıl doğum günü hediyem ne güzeldi be. Rabbim bana medresemi nasip etmişti, ne güzeldi o günler en çok seni özleyeceğim, benim gerçek yuvam... neyse depresif baslamıs olabilirim, dertlerim olabilir ama umutsuzluga düsmedim henüz, içimi döküyorum, isyanda değil bu Allahım nolur gunah yazma ben senin her işinde hikmet olduğunu iliklerime kadar hissediyorum, kendime tüm kızgınlığım.. Allahım yeni yaşımı bana hayırlı kıl, şu an imkansız bildiğim tüm hayallerim, dualarım sana emanet... Ayy bu arada görmeden aşık oldugum, özlediğim şehir İstabulum az kaldı sana gelmeme.. çok özledim seni bu yılki hediyemde sen misin yoksa? ya da baska bişey mi bilmiyorum ama merakla bekliyorum.. çok hastayım bu aralar kimsenin de umrunda değil, hoş benimde değil ama çok zayıfladım, namazları bile ayakta kılacak takaate sahip değilim olur da bu yılki hediyem ölüm olursa mübarek olsun. Allahım şehitliğe layık değilim ama merhametinin büyüklüğüne sığınıp senden şehitliği diliyorum..
Reklam
DÜŞ SOKAĞINDA MI SIZDIK Tanrının tüm fahişeliğine rağmen, onurlu ve nevrotik bir başkaldırının son temsilcisiyim. Benden öncekiler, dünyaya düşerken öldüler. Tabiat ananın rahminden doğanların hikayesidir bu. Doğmamışların, ölüşünün bir eseridir. Sadece geceleri meyve veren ölüm ağacından topladığım ihanet meyvelerini arka cebimde taşıyorum, sırtımda tüm sevmelerin günahını taşıdığım gibi. İs kokan yataklarda, nefret ettiğim insanların seviştiklerini gördüm, gözlerimi yaşartan bir sigaranın dumanından başkası değildir. Bir kaç küçük ihtimalın ardına sığınıp, geleceğimi kurgulayacak kadar aptal, ayık geçirdiğim günleri yaşamamış sayacak kadar bağımlı, düzenli bir işte çalışamayacak kadar tembeldim artık fakat her gün çaresizliği tatmadım. Ucuz pansiyonların rutubetli ve karanlık odalarında ekilen günah tohumlarından hallice bir hayattan da başkası beklenemezdi. Yalnızdık ve bitmişliğin romanıydım. diz kapağı yara olmuş bir fahişenin pozisyonundan farksızdı. Haykırıyorum elini değdirenin kolunu koparırım . Sevmeyin beni, çünkü ben başkasını sevemiyorum sahi en son murat çelik mi söylüyorduk youtube.com/watch?v=2WvabOA...
Tanrının tüm fahişeliğine rağmen, onurlu ve nevrotik bir başkaldırının son temsilcisiyim. Benden öncekiler, dünyaya düşerken öldüler. Tabiat ananın rahminden doğanların hikayesidir bu. Doğmamışların, ölüşünün bir eseridir. Sadece geceleri meyve veren ölüm ağacından topladığım ihanet meyvelerini arka cebimde taşıyorum, sırtımda tüm insanlığın günahını taşıdığım gibi. İs kokan yataklarda, nefret ettiğim insanların seviştiklerini gördüm, gözlerimi yaşartan bir sigaranın dumanından başkası değildir. Bir kaç küçük ihtimalın ardına sığınıp, geleceğimi kurgulayacak kadar aptal, ayık geçirdiğim günleri yaşamamış sayacak kadar bağımlı, düzenli bir işte çalışamayacak kadar tembeldim fakat her gün çaresizliği tatmadım. Ucuz pansiyonların rutubetli ve karanlık odalarında ekilen günah tohumlarından hallice bir hayattan da başkası beklenemezdi. Yalnızdık ve bitmişliğin romanıydım. Kasık ağrılarından hallice bir rahatsızlığın esir aldığı duygudurumum, diz kapağı yara olmuş bir fahişenin pozisyonundan farksızdı. Haykırıyorum Sevmeyin beni, çünkü ben hiçbirinizi sevmiyordum.
Çok sevmeyin güzel sevin. İşte bütün mesele bu…
Dupduru sevmenin kölesiyim; karşılıklı güven, saçma sapan kıskançlık ve ayrılıklar yok, oturup günün nasıl geçtiğini konuşmak, beraber güzel yerleri ziyaret etmek. O kadar muazzam ki. Çok sevmeler bunun yanında halt etmiş.
Sonra ne mi olur işte orasını bı bu acıyı çeken anlar. Kahroluyor insan, kaybediyor kendini ama ne tuhaf değil mi çok sevdiğin birini kaybedersin ağlarsın ancak kendi ruhunu kaybedince tek damla akmaz gözlerinden. Bu kadar mı değersiziz kendimiz için. Kalbin atar kime atar? Beynin düşünür kimi düşünür? Ellerin uzanır kime uzanır? Ruhun kayıp hangi diyarlarda kim bilir? Bu sorulara cevap veremezsin ancak bunun için tek damla da dökemezsin. İşte bu kadar da basittir kendi acını unutmak. Bu yüzden diyor şair kimseyi çok sevmeyin çünkü ilk onlar terk ediyor sizi :)
Reklam
"Seni seviyorum" kelimesine eş değer başka bir tehlikeli kelime bilmiyorum. Şayet zıddına takebül ederse nefretden bile öteye geçer bu sevgi. Hani bir tabir vardır ya; "Senden nefret bile etmiyorum artık", işte bu zıtlığın kapısını aralayan yegane sözdür çünkü. Buna binaen sevmek yıpratmaktır. O duyguya hamallık edemeyecekseniz sevmeyin., katlanmayacaksanız sevmeyin, karşılık bekliyorsanız sevmeyin. Ben "seviyorum" kelimesini kullanacak kadar cesur değilim, sizi bilemem...
45 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.