İsyan, sadece kendimize yapılmış bir haksızlığa karşı girişilmiş bir protesto değildir. Bu, isyanda insanın sadece kendini doğrulamadığı anlamına gelir. Eğer sadece asi olanın kendisini doğrulamaya yönelik bir isyan söz konusu olursa, isyan edenin kendi benliğinin tutsağı olduğu bir durum yaşanır. Böyle bir isyan, ahlâk eylemi adını alamaz. Çünkü ahlâk, bizi kendimizden çıkaran ve başkalarının dünyasına bağlayan ve hatta o dünyayı da daha üst amaçlar için aşan bir eyleme halidir. Bu nedenle isyanın, “başka birinin ezilişini görmekten de doğabileceğini” belirtmek gerekir. Kendisi için isyan eden, sadece kendi sorumluluğunu üstlenir. Oysa isyanında bütün insanların sorumluluğunu üstlenen insan, aynı zamanda eylemini bütün insanlığa yayar ve bütün insanlığı kucaklar.