Evin

Verirler ''Ben acizim, kudret senin!'' dedikçe, Verenin şanı büyük, sen iste istedikçe!
Reklam
Tam otuz yıl saatim işlemiş, ben durmuşum; Gökyüzünden habersiz, uçurtma uçurmuşum...
Sabır
Sabrın sonu selamet, Sabır hayra alamet. Bela sana kahretsin; Sen belaya selam et! Felah mı onda felah, Silah mı onda silah. Sen de kim oluyorsun? Asıl sabreden Allah. Sabır, incecik sırat; Murat içinde murat. Sabır Hakk'a tevekkül. Sabır Hakk'a itimat. Bir sır ki aşikare, Avcı yenik şikare. Yalnız, yalnız sabırda Çaresizliğe çare... Sabırla pişer koruk, Yerle bir olur doruk. Sabır, sabır ve sabır, İşte Kur'anda buyruk! (1982)

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Şairliğim on iki yaşımda başladı. Bahanesi tuhaftır: Annem hastahanedeydi. Ziyaretine gitmiştim... Beyaz yatak örtüsünde, siyah kalpli, küçük ve eski bir defter... Bitişikte yatan veremli genç kızın şiirleri varmış defterde... Haberi veren annem, bir an gözlerimin içini tarayıp: - Senin dedi, şair olmanı ne kadar isterdim! Annemin dileği bana, içimde besleyip de on iki yaşıma kadar farkında olmadığım bir şey gibi göründü. Varlık hikmetimin ta kendisi... Gözlerim, hastahane odasının penceresinde, savrulan kar ve uluyan rüzgara karşı, içimden kararımı verdim: -Şair olacağım! Ve oldum.
Güzellik denizinin yegane incisiydi Zin. Mirat-ı mücellaydı gözleri. Sonsuzluk ikliminden akışlar nakşedilmiş, güzelliğine vurulmadık nakkaş kalmamıştı Cizir diyarında. Kuru gül yaprakları intihar ederdi onun gül yanaklarını görünce. Susmak düşerdi dem dem şakıyan çılgın bülbüle. Dudakları kor kızılıydı, yasemin ve sümbül kokuluydu saçları. Yakuti bir kalem çizmişti yüzünün hatlarını sanki. Gamzeleri Harut'tan kalma sihirleri barındırıyordu derinliklerinde. Feleğin kemanı kaşlarıydı onun. Zehirli oklar gizlenmişti kirpiklerinin gizlisinde. El hasıl! Mükemmel kainat şiirinin içinde, yeni yazılmış, kağıtta henüz mürekkebi kurumamış, yıldırım kafiyeli, şimşek redifli taze şiirdi.
Reklam
Ona Mecnun mu denilir ki onun Leyla'sı, Yeni bir cilve-i şevket ile Mevla olmuş.
Alem bir deniz, sen bir gemi, aklın yelkeni, fikrin dümeni, kurtar kendini, ha göreyim...
Yarab! Bu derde derman yok mu? Bu zindegiye payan yok mu? Ne hevl-engiz şu an-ı daim, Ne dehşet-efza, zaman-ı daim. Her şey geliyor sonra gidiyor, Peşin başlıyor, sonra bitiyor.
Ey, beşeriyet! Saadet, hayatı olduğu gibi kabul edip, insana yüklediği yüklere razı olup, bunun daha iyi olması için gayret etmektir.
Reklam
Ey daimi, ey dehri, ey evvel, ey ahir, ey zahir, ey batın! Sesimi duy! Kulun Zekeriya'yı duyduğun gibi. - Hazret-i Şazeli
Zevk-i dünyaya firib olmadılar ehl-i kemal Bildiler hasılı hep zıll-u heva lu'b-u hayal. Zevke teşbihi cihanın hele rüyaya misal, Damen-i aşkı tutup buldu kamu kurb-i visal. Kamil kimseler dünyanın zevkine kapılmadı. Sonuçta dünyanın bir gölge ve boş bir arzu, bir oyuncak ve hayal olduğunu bildiler. Rüyanın gerçekle ne kadar ilgisi varsa, cihanın da zevkle o kadar ilgisi vardır. Herkes aşk eteğini tutarak Allah'a yaklaştı.
Tamah ve hırsa uyup nefs ile mahkur olma, Rahatın zail olur, nam-ı meşhur olma! Sohbet-i arif-i billaha eriş dur olma, Saltanat-ı mesned-i dünya ile mağrur olma! Açgözlülüğe ve hırsa kapılıp nefsin kahrına uğrama. Meşhur biri olma, sonra rahatın kaçar. Allah'ı bilenlerle arkadaş ol. Onlardan uzak kalma. Dünya tahtındaki gücünle gururlanma.
Bu fena mülküne ibretle nazar kıl ey can, Gafleti eyle heba, hali değildir meydan. Hani Sultan Süleyman, hani İskender Han? Sad hezar ömrü surur ile geçirsen bir an. Ne güle, ne bülbüle baki a gözüm bağ-ı cihan, Kime yar oldu muradınca felek devr-i zaman. Ey can! Yok olacak bu aleme ibretle bak. Gafletten kurtul, meydan boş değildir. Sultan Süleyman ve İskender Han neredeler? Yüz bin senelik ömrü neşe içinde geçirsen de aslında hepsi "bir an" dan ibarettir. A gözüm! Cihan denen bu bahçe ne güle ne bülbüle kalacaktır. Zaten felek, kime isteğine göre yar olmuştur?
"İnsan ebedi mi?" diye soruyordum kendime. Adına dünya dediğimiz bu durağı, derin bir üzüntüye kapılmadan seyretmek acaba mümkün mü? Nereden geldik? Nereye gidiyoruz?
33 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.