Taarruzun hedefi haçlı seferlerinden beri aynıdır; kılıçla
kazanılamayan zaferi yalanla kazanmak.
Avrupa Tanzimat’tan beri aynı emelin
kovalayıcısıdır: Türk aydınında mukaddesi öldürmek.
Mukaddesi yani İslâmiyet’i. Bu mukaddesin yerine kendi
mukaddesini aşılayamazdı. Çünkü misyonerin hedefi, Devlet-
i Âliyye’yi Hıristiyanlığa kazanmak yani, Devlet-i Âliyye ile
bütünleşmek değil, ezelî düşmanını “etnik” bir toz yığını
haline getirmekti, istediği kalıba sokacağı şuursuz ve iradesiz
bir toz yığını.
Sevgili kadın, sevgin ve dişiliginle dünyayı kucaklayabilirsin
...Yoksa yapılacak en basit ve en öncelikli şey kadının ayrı oy hakkı talep etmesidir. Bu sayede kadınlar sadece kadınlar için oy kullanabilir ve erkekler de sadece erkeklere oy verebilirdi. Bu, son derece basit bir adım ve dünyanın tüm parlamentoları yarı yarıya kadınla dolardı. Kadınlar doğal olarak iktidara geçerdi çünkü erkekler kavga etmeye eğilimlimler. Küçük ve önemsiz fikir ayrılıkları yüzünden farklı politik partiler kuracak ve dini ideolojiler yaratacaklardır.
Parlamentodaki kadınlar tek bir bütün olurlarsa, diğer yarısı olan erkekler en az sekiz-on partiye bölünmüş olacaktır. Tüm dünya kadınların eline geçebilir. Ve kadınlar savaşla, nükleer silahlarla, komünizm veya kapitalizm ile ilgilenmezler.!
Tüm bu "izm"ler kafadadır. Kadınlar neşeli olmakla ilgilenir; hayatın, güzel bir bahçe, bir ev, yüzme havuzu gibi küçük detaylarıyla ilgilenir.
Hayat bir cennet olabilir ama erkekler iktidardan topyekûn uzaklaştırılmadığı sürece bir cehennem olarak kalma- ya devam edecek. Ve bunu yapmak son derece kolaydır.