Muş’a getirilen kesik başlar... Kürt şövenistlerinin başucu eserlerinden, Kürt şairi Ciğerhun’un yazdığı “Şer Şere Cı Nere- Aslan Aslandır Ha Erkek Ha Dişi” isimli destana mevzu sahne: Musa Bey’in kızkardeşi Gülnaz Hanım’a psikolojik zulüm yapmak maksadıyla, kesik başlar jandarma karakolunda yere dizilir ve tanıyor musun hikâyesiyle davet edilir... Gülnaz Hanım vakur bir edada içeri girer, ellerinin tersi belinde, kesik başlara yaklaşır... Ayağıyla İzzet Bey’in kafasını iter:
“Bu benim kardeşimin oğludur!”...
Sonra ikinci kesik kafayı ayağıyla iter:
“Bu da benim oğlumdur!”...
Üçüncü kesik kafaya gelince, mahzun bir şekilde mırıldanır:
“Buna yazık olmuş, hizmetkâr-askerdi!” Ve başta kumandanları olmak üzere orada bulunanlara çalımla döner:
“Erkek, koç gibi bıçağa gelmek içindir!” der...
Ve oradakilerin buz tutmuş sükûtu içinde, aynı vakur ve çalımlı eda ile çıkar gider!..
Salih Mirzabeyoğlu - Kafa Konformuzu Bozan Adam (s.34)
Bedia Tuncer 1961-1964-cü illərdə Bakırköy Ruh və Sinir Xəstəlikləri Xəstəxanasında personala savadlılıq təhsili verib. Digər tərəfdən, o, ruhi xəstələrin qayğısına qalaraq, ruhi xəstələrin yazdığı şeirləri tərtib edib, bu şeir kitabının nəşrini təmin edib. Ola bilsin ki, çap olunan ilk və yeganə şeir kitabı olsun, hekayəsi baxımından poeziya
"Gelelim o dönemde HDP Diyarbakır Milletvekili olan Feleknas Uca'ya...
Diyarbakır Hani İlçe Jandarma Komutanlığı önünden geçen yolda durdurulmuştu.Feleknas Uca o gün orada Türkçe bilmediğini iddia etmişti.Gerçekten öyle miydi? O tarihte Hani İlçe Jandarma Komutanı olan Yüzbaşı E.E. bu şahsın gayet güzel Türkçe konuştuğuna birebir şahit olmuştu.İşte bu Feleknas Uca medyada da Türkçe bilmemesiyle ve meclis kürsüsünde Türkçe yemin etmek istememesiyle gündeme gelmişti.Oysa gerçek bu muydu? Türkçe bilmiyorum direkt neyi amaçlamaktaydı?
İmam-ı Gazali Hazretleri Anlatıyor:
Bir gün buğday tarlalarından geçerken aklıma takıldı;
Ey Rabbim!
Bu buğdayları yiyelim diye yarattın da, acaba üstlerindeki kılçıklarını neden yarattın?
Sonra bir anda
sürülerce kuşlar yeşil olgun buğdayları yemeye geldiler fakat buğdayların üzerindeki kılçıklar bir jandarma, bir asker gibi buğdayları bekliyor, kuşların almasına izin vermiyordu.
Ne zaman buğday almak isteseler kuşların yüzlerine batıyor kuşlar buğday alamıyorlardı.
Subhânallah!...
Demek ki; bu kılçıklar buğdayı beklemek için yaratılmış boşuna yaratılmamış dedim.
Sonra; "Ey insan!
Buğday üzerindeki bir kılçık bile boşuna yaratılmayıp, tüm nimetler senin için yaratılmışken
sen nasıl başıboş, boşuna yaratılmış olabilirsin dedim."diyor.
[Ey kardeşlerim!
Hayvanlar, bitkiler, yeryüzü, gökyüzü her şey bize hizmet ediyor. Basit ve değersiz olsak bunca nimet bize verilir mi Hayvanlar bizim için ölüyor, bitkiler bizim için sararıyor ve kuruyor. Canlı- cansız her şey bize çalışıyor/çalıştırılıyor. Bu kadar nimet ayağına serilmiş insan boşuna yaratılmış olabilir mi
Her şey bizim için, peki ya bizim hizmetimiz kimin için
Hala secdesiz başımız varsa o başı baştan saymayalım...]
Kendilerini sağlıklı görüp ahmaklığı benimsemiş beyinlerine elektro şok almadan sersemleşen başını kuma gömmüş sürü tarafından ötekileştirilen insanların hayatlarını okurken farklı ama acı bir tat bırakan harika bir eser ile geldim. Tekrar sar başa yapılan sayfaların içindeki cümlelerin boğazınızda düğümlendiği sindiremediğiniz hakikatlerin acı
Diyarbakır Jandarma Alay Komutanı İsmet Yediyıldız
"Ancak emekliliğinin hemen sonrasında Trabzon'da bir tünelde kaza geçirip vefat etti.
PKK itirafçısı Abdülkadir Aygan'ın cinayet dediği o kazanın ardında birileri var mı yok mu hâlâ sır!"