Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
“ bir şeyi inkar ettiğimizde ya da söylemediğimizde bazen bunu yaşarız ; gizlenen,gömülen şey geri dönüşsüz biçimde giderek flulaşır , gerçekten var olmadığını ,meydana gelmediğini düşünürüz sonunda ; algılarımız geçmişte kaldığında ve dışarıdan kimse tarafından onaylanıp desteklenmediğinde onlardan inanılmaz şekilde kuşkuya duyma eğilimndeyizdir; bazen hafızamızı inkar eder ve sonunda şahit olduğumuz şeyin yanlış yorumlarını sunarız kendi kendimize bile güvenemeyiz ,her şeyi tercüme ederiz , en açık seçik eylemlerimizi bile …”” bir
Sayfa 125
Birisinin bir daha hiç gelmeyecek olması, asla tek bir adım atmayacak olması, ne yakınımıza ne uzağımıza doğru bize bakmayacak,gözlerini başka yöne çevirmeyecek olması..Kim bilir buna nasıl dayanıp sonrasında bunu nasıl atlatıyoruz?Gel zaman git zaman nasıl olup da unutuyoruz,sessizliğe gömülen onlardan nasıl uzaklaşıyoruz,bilmiyorum.
Reklam
Hayatına son vermeye karar verenler olur elbette ve yaparlar da bunu, ama sayıları çok azdır ve bunun için çokça etkilerler herkesi; çünkü böylelikle çoğumuza hükmeden baki kalma hevesine, hani hep daha fazla zamanımız olduğuna bizi inandıran ve her şey sona erdiğinde bizi daima biraz daha, azıcık daha talep etmeye sevk eden o hevese isyan etmişlerdir.
Uzun süre devam eden şey hasar görür ve sonunda da çürür, bizi sıkar, aleyhimize bir şey haline dönüşür, canımıza tak ettirir, yorar, bezdirir bizi. Bizim için yaşamsal önemde ne çok insan bizi yarı yolda bırakmıştır, kaçı bizi tüketmiş ve kaçıyla ilişkimiz hatırı sayılır, gözle görünür bir sebep olmaksızın seyrekleşmiştir.
Can alıcı olan insanın durmuş olmasıdır, neticede her şey onunla durur, aslında öyle olmasa da dünya harfiyen son noktaya gelmiş kişinin son anındaki gibidir. Ama bu 'aslında'nın da bir önemi yoktur artık. Artık geleceğin hiç var olmadığı ve şimdiki zamanın bize değişmez ve sonsuz göründüğü yegâne andır bu, zira bundan gayri ne tek bir olaya ne de değişime katılabiliriz.
Bu, şimdiki zamanın korkunç gücüdür, mesafe açıldıkça daha fazla ezip geçer geçmişi, üstelik de geçmiş daha ağzını bile açamadan, itiraz edemeden, aksi bir şey söyleyemeden onu çarpıtır.
Reklam
Sadece, ölümü düşündüğümüzde bunun geri kalanlar üzerindeki etkisini görmezden gelemiyoruz, bizden sonra neler olur diye sorup duruyoruz elimizde olmadan, onca anlam ifade ettiğimiz insanların ne durumda kalacaklarını, ne raddeye kadar etkileneceklerini merak ediyoruz.
Biz kendi kendimizin işini bitirirsek elimizden hiçbir şey alınamaz. Biz her şeyi bitirirsek artık hiçbir şeyimiz sona erdirelemez.
Hiçbir şeyin ömrü yeterli gelmez insana, çünkü her şeyin bir sonu vardır ve isterse yüz yıl sürsün, sona erdiğinde yeterli gelmez.
...birinin ölümü öylesine beklenmedik, acı dolu, çarpıcı, zamansız ve trajik biçimde -kimi durumlarda son derece pikaresk ya da gülünç ya da sinsice- gerçekleşir ki bu son onu yiyip bitirmeden ya da lekelemeden, daha önceki hayatının bütünü o şaşaalı ölüm tarzı tarafından lekelenmeden ve belli oranda kişi o hayattan mahrum edilmeden -ki bu en büyük adaletsizliktir- o kişiye bir atıfta bulunmak imkansız gibidir.
Reklam
“ Bazı insanların belirli bir görevi yerine getirmek için yaratıldıklarını, yaptıkları ve bizim yaparken gördüğümüz işi yapmak için dünyaya geldiklerini varsayarız , oysa hiçkimse hiçbir şey için gelmez dünyaya , kader diye bir şey yoktur ve hiçbir şeyin garantiside yoktur “
Sayfa 120
Merak edecek hali yoktu, kimse ilgisini çekmiyordu, ne de başka hayatlara burnunu sokacak hali vardı, kendininki onu tüketiyordu ve tüm gücünü, tüm dikkatini ve muhtemelen tüm hayal gücünü yoğunlaştırarak sürdürüyordu hayatını.
Ve böylece er ya da geç kederli insan bir başına kalır, henüz acısı dinmediği, hala yatıp kalktığı yegâne dünya olan o konudan artık bahsedip durmasına izin verilmediği halde, zira bu ıstıraplı dünya dayanılır gibi değildir ve insanın içine dehşet salar.
Durmaksızın özlüyorum onu biliyor musun? Yataktan kalktığımda, yatağa yatarken, rüya görürken ve tüm gün boyunca, adeta onu durmaksızın beraberimde götürüyormuşum gibi, sanki onu kendime, bedenime katmışım gibi.
"İngilizce tanımıyla karşılaştırma yapabilmek için 'kıskançlık' kelimesine bakmam gerekiyordu, bak nasıl bitiyor." Yüksek sesle okumayı sürdürdü," "En kötüsü, bu zehir birbiriyle en sıkı dost olanların bağrında doğar ve böylelerine olanca güven beslediğimizden açık ve aleni düşmanlara nazaran daha tehlikelidirler.
Geri199
1.500 öğeden 1.486 ile 1.500 arasındakiler gösteriliyor.