Peşimizi bırakmayan dengesizlikler kendini herşey de belli ediyor ama dengesizliklerin en korkunç olanı, nesnelerin isimleriyle nesneler arasındaki dengesizlik. Nesneler isimlerin kılıfından çıkmaya başlıyor, aynen fasulye tanelerinin kuruyan kabuklarından çıkması gibi. Şimdiye kadar isimler nesnelere sımsıkı tutunarak ayrılmaz bir bütün oluşturuyordu, oksijen ve hidrojen atomlarının su moleküllerini oluşturdukları gibi.
(Gospodinov)
Yolculuk yaparken dünyaya hep başkalarının, bu imkânı bulamamış akrabalarımın, tanıdıklarımın gözüyle bakmaya çalışırım. Dünyayı görme ve başka pek çok şeye ulaşma imkânına kavuşamayan benden önceki kuşakla büyük bir özdeşlik kuruyorum. Herkes büyük hikâyeler anlatmayı sever, ama küçük hikâyeler benim için daha ilgi çekici.
Georgi Gospodinov
Hayatın her saniyesinde upuzun bir ağlayan insan kervanı, bir de daha küçük bir gülen insan kervanı var. Ama üçüncü bir kervan daha var - artık ağlamayanların ve gülmeyenlerinki. Üçü arasında en hüzünlü olan da o. Ondan söz etmek istiyorum.
Georgi gospodinov - Doğal Roman
ve inan bana, bir gün, çok yakında, birçok kişi geçmişe kendi isteğiyle dönecek, hafızasını kendi özgür iradesiyle “yitirmeye" başlayacak. Gittikçe daha fazla insanın onun mağarasına saklanmak, geriye dönmek isteyeceği zamanlar geliyor. Güzel nedenlerle de değil , bu arada geçmişin bomba sığınaklarını hazır etmeliyiz. İstersen onlara "zaman sığınağı" de.
Georgi gospodinov
Hepimiz yapıyoruz… Fikrimiz sorulmadan, karşımızdakine akıl veriyoruz, tavsiye veriyoruz. Güya onun iyiliği için! Ama işte bazen de onların ruhunda onarılmaz yaralar açıyoruz. Yapmamamız lazım.
Alya, bir gün bana, “Sorulmadan verilen nasihat, nasihat değil… Eleştiri!” demişti. Haklı! İnsanların hayatlarına burnumuzu sokmamamız lazım. Onları yargılamamız lazım. Değerli fikirlerimizi, onlar bize sormadığı müddetçe, kendimize saklamamız lazım. Tut çeneni! Deme bir şey! O yüzden
Ayşe Arman
Kitap yeryer bildiğimiz Yeşilçam olgusunu anımsatıyor, karakter diyalogları ve etkileyici tarzdaki olumlama sözleri ile ilerliyor.
Bu sözlerin bazıları çok büyük puntolar içinde tek sayfaya yazılmış, fikrimce sayfa ziyanlığı edilmiş. Kimi yerlerde ise üst kısımlara küçük notlar halinde tutturulmuş ( adeta ruhunuza işleme adına, göze batar şekilde kondurulmuş ) devam eden bu tekrarlar bir süre sonra gözlerimi kanatırcasına, beni rahatsız etmeye başladı.
Sayfaları her çevirdiğinizde hep o bilindik cümlelerin farklı versiyonu ile kendini yineliyor. Örneğin 90 ve 91. Sayfa da cümle sonunda diyor ki ;
" Bunun adı şans değil! niyet, ihtiyacın olan şeye yürümeye niyet ettiğinde, onunla buluşursun muhakkak. " demiş. Bu gerçekten böyle midir bilinmez ama sayfaların geneli bu genel söyleme dayanan farklı olumlamalar'dan ibaret .
Aralara sıkıştırılmış, içinde barındırdığı keskin yazılan bazı kelimeler bana mantık dışı gelmesinin yanı sıra, aradaki bu keskin söylemleri yumuşatıp, okuyucu da içsel duygulara dokunan tatlı bir huzur bırakma edasında .. fikrimce Azra karakterinin fazlaca abartılmış olduğunu düşünüyorum, birkaç sayfa tekrarında içimi baydığı anlar oldu, kitabı bitirmek için kendimi dayanmaya zorladım ama maalesef sonunu getiremedim.
Dr. Church, "Zihinlerimizi iyilik halinin olumlu resimleriyle doldurmak, iyileşme sürecini güçlendiren bir epigenetik ortam oluşturabilir. " diye söyler.
Şair William Butler Yeats şöyle yazmıştı: "Zekâ ilk olarak görüntüler aracılığıyla kendisini ifade eder." Yani yalnızca içimizde yaşayan resim tarafından yönlendirilmeye izin verirsek ruhumuz "alev gibi basit" ve bedenlerimiz "akik bir lamba gibi sessiz" hâle gelecektir.
Küçük yaşlarımda, vazgeçme duygusunu tanıyordum. Hissettiğim bu duygu, bana ailemden geçmişti. Annemin kendi annesinden almadığı şey onun bana ve kardeşlerime verebileceği şeyleri etkiledi.