Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Alışveriş
Keşfet
Kitaplar
Yazarlar
Okurlar
1000Kitap Android UygulamasıÜCRETSİZ – Google Play'den indirin
1000Kitap iOS UygulamasıÜCRETSİZ – App Store'dan alın
ŞartlarGizlilikTopluluk KurallarıHakkımızdaReklam VerinİletişimKütüphanecilerDizinlerÇerez Politikası
©2024 · 1000Kitap Web Uygulaması · 2.37.26
“Kaar nedeen yağaar kaaarrr?”
Kötülükleri, yoklukları, çaresizlikleri örtmek için mi?
Gölgesizler, aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, garip bir cinayet ve çaresiz bir doğumun hikayesi...
Hasan Ali Toptaş ' ın okuduğum ikinci kitabı. Kuşlar Yasına Gider kitabını okumuştum ilk olarak. Çok beğenmiştim. Ta ki bu kitabı okuyana dek. Tek kelimeyle MUHTEŞEM ! Ne yazacağımı inanın bilemiyorum. O kadar etkilendim ki kitaptan... Size söyleyeceğim tek şey kesinlikle okumalısınız ! Şiddetle tavsiye ediyorum.
Ve kokusu burnumuzda tüten, cevabından korktuğumuz bir soru cümlesi:
" Kaar nedeen yağaar , kaaarrr? "
Gölgesizler bir kayboluşlar anlatısı; aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarlarını tekrarını okumamızı sağlayan kara kalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikayesi.
Ve kokusu burnumuzda tüten, cevabından korktuğumuz bir soru cümlesi: " Kaar nedeen yağaar kaaarrr?
Arka kapak yazısı
256 syf.
10/10 puan verdi
2020'ye şahane bir kitapla giriş yaptım Gölgesizler sayesinde. :) Hasan Ali Toptaş'tan okuduğum 4. kitap oldu. Kalemine, mütevazı kişiliğine, naifliğine, zarif cümlelerine ve muhteşem Türkçesine hayran olduğum bir yazar. Ve Gölgesizler okuyabileceğiniz en güzel kitabı olabilir. Muhteşem betimlemeleri, farklı anlatım tarzıyla kaybolmaların, geri dönmenin ve tekrarların tekrarının kitabı. Kesinlikle okunmalı. Ve "Kaar nedeen yağaar, kaaarrr?"
"Kaar nedeen yağaar, kaaarrr? " bu sorunun cevabını bulan varsa lütfen bana da söylesin efenim.
.
.
#hasanalitoptaş bambaşka bir yazar gerçekten. Kitabı #kırşehirkitapgünleri 'nden almıştım ve de nişanlım ile kendi adıma imzalatmıştım. Tam tamına 2 saat o kuyrukta beklemiştim. Yazarla muhabbet etmek ayrı bir güzeldi tabii ki.
.
.
Gölgesizler... Acaba ne anlatıyor ki? Sorusunu soraraktan başladım okumaya. Diğer kitaplarına oranla bambaşka bir kitap. Baştan sona bir kayboluşlar anlatısı. Aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarların tekrarını okumanızı sağlayan karakalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikâyesi.
.
.
Heyacanla ve aslında biraz da gerilerek okudum. Acaba ne olacak, kaybolan kişiler niye kayboluyor, başlarına bir iş mı geldi, ne oluyor? Diye diye bitti kitap. Keşke biraz daha devam etseydi. Aslında bitmesini hiç istemedim. Kesinlikle tavsiye ediyorum. #everestyayınları
Hasan Ali Toptaş, Gölgesizler
Hasan Ali Toptaş’ın –belki de– en çok okunan ve yayımlandığı tüm dillerde büyük bir şaşkınlık ve beğeniyle karşılanan romanı.
Gölgesizler, bir kayboluşlar anlatısı; aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarların tekrarını okumamızı sağlayan karakalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikâyesi.
Ve kokusu burnumuzda tüten, cevabından korktuğumuz
bir soru cümlesi: “Kaar nedeen yağaar, kaaarrr?”
“Sadece Hasan Ali Toptaş okumak için bile Türkçe öğrenmeye değer.”
STEFAN WEIDNER, Frankfurter Allgemeine Zeitung
“Aynı yolda yürümekten başka çaresi olmayan tuhaf birer yaratıktı insanlar; tekrarın tekrarlananın örtüsü olduğunu anlayamadan, aynı el sallayışların, aynı gülüşlerin, aynı yürüyüşlerin ya da aynı oturuşların içinden geçe geçe damaklarına bulaşan uzak bir serüven tadıyla dönüp dolaşıp aynı noktada yaşıyorlardı.”
Bir at figürü
“Kaar nedeen yağaar, kaaarrr?”
Hasan Ali Toptaş şu ana kadar edebiyatımızda denk geldiğim dili en kuvvetli yazarlardan biri belki de en kuvvetlisi bile olabilir. Üslup meselesinin ötesinde yazmak için konuşan bir dil meselesi sanki. Okuduğum 2. kitabı Gölgesizler. Postmodern bir kitap mıydı yoksa sürreal mi bilemedim? Kitabın içeriğine söylenecek çok şey var ama buna okuyup kendiniz karar verirseniz daha doğru olur. Köy gerçeği yaşanmış ve gerçeğe çok yakın yansıtılmış. Bazı kısımlarda kendimi bir Çınar ağacı altında yürürüken, soluklanırken ya da yaşlı bir bastonluyla sohbet ederken ama sohbeti uzatamayıp boş boş uzaklara bakarken bulmadım değil. Bazı yazarlar hem yazarlar hem yaşarlar hem de yaşatırlar H.A.T onlardan biri. Birkaç yıl önce birkaç kadın tarafından taciz iddialarıyla gündeme geldiğini hatırlıyorum. Toplumumuz bu tip magazinsel unsurlara sanattan fazla değer verip parlatıldığı için çok da taraf olamadım. Konuya uzak kalarak edebiyatçıyı değerlendirirsek edebi açıdan Türk Edebiyatı için gerçekten Roman konusunda sıradanlıktan uzak ve değerli bir şahsiyet.Bu roman özelinde eleştirebileceğim bazı hususlar elbette var. Başlıcası yine yazarın dilinden kaynaklanan bir yanıyla güzel bir yanıyla sıkıcı olan uzun anlatımlar. Diğer bir kısım ise çok fazla geçişin olması belki postmodern ile realizm arasında kalmaktansa birinde kalınabilirdi. Onun dışında kusursuzdu. Beğendim.
Bir kayboluşlar anlatısı; aniden kaybolmaların, beklenmedik dönüşlerin, ölümlü büyülerin, devlet nezdine düşen gölgelerimizin aynası. Tekrarların tekrarını okumamızı sağlayan karakalem bir güvercin; bir garip cinayet ve doğum hikayesi. Ve kokusu burnumuzda tüten, cevabından korktuğumuz bir soru cümlesi: ”Kaar nedeen yağaar, kaaarrr?”