Gölgesizler...İlk incelememi bu eserle yapmak istemem bile eserin ne kadar güzel olduğunu tarif etmeye yeter. Son cümlesine kadar merak hissimi yitirmediğim,bitirince tatmin olduğumu doruklarda hissettiğim bir eser.Kitaptaki tasvirler betimlemeler o kadar güzel ki köyün kahvesinde aylak aylak çay içmiş,muhtarın odasında bekçi ile beraber oturup kayıplara kafa yormuş,berberdeki kolonya kokusunu ciğerlerime kadar çekmiş gibiydim.Peki ne anlatıyor bu kitap derseniz hani bazen olur ya bir ortamdan uzaklaşmak istersiniz bedeniniz oradadır ama kafanız başka yerlerdedir işte o başka yerleri, o kaçışları,o anlık kayboluşları ve geri dönüşleri anlatıyor.Ayrıca insan hayatındaki yozlaşmayı, ıssızlığı, çaresizliği, halkla devlet arasındaki kopuk ilişkiyi çarpıcı bir şekilde aktarıyor.Kitap bu gerçeklikleri yüzümüze vururken mistik havasını ise hiç yitirmiyor.Olaylar ilerlerken hep bir gizem,bir bilinmezlik duygusu var ve bu artarak devam ediyor.Kitabın 2009’da aynı adla uyarlanmış bir filmi de bulunmakta.Son olarak kapanışı da şöyle yapayım: “Kaar nedeen yağaar kaaarrr?”