Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
"Beni dehşete düşüren ve aynı zamanda da bana acı veren şey, direnmeyi hiç denememiş olmam."
- sizi öldürmelerine izin vermeyeceğim + hepimiz öldürüldük. öyle uzun zaman geçti ki, bunu unuttuk.
Reklam
Kabil' de sevinçler en büyük günahlar arasında sayıldığından, bir başkasından her­hangi bir teselli beklemek yararsız. Hem zaten, kabalık ve akıl almazlıklardan oluşan, az görülür şiddette bir dizi savaşın kanını emdiği kaotik bir dünyada, koruyucu evliyaları tara­fından yüzüstü bırakılmış, cellatlara ve kargalara terk edilmiş ve en ateşli duaların bile sağduyuyu geri getiremeyecek gibi göründüğü bir dünyada hangi teselliden söz edilebilir ki ?
Tarihini halk meydanında idam etti, sokak adlarını korkunç ateşlerde kurban etti, binalarını dinamitlerle toz yığını haline getirdi ve kurucularının düşman kanında imzaladığı yeminleri bozdu. Bugün Kabil'in düşmanları, kendi öz evlatları.
Sayfa 84 - Kırmızıkedi - Kasım - 2015Kitabı okudu
Bir ölüm cezası kararı verildiğinde gözyaşları bile bir işe yaramaz. Bu durumlarda, derin derin düşünmek için hapishaneden iyisi yoktur. Yani susulur. Özellikle de bir infazın arifesinde.
Sayfa 119 - Kırmızıkedi - Kasım - 2015Kitabı okudu
"Kimse yağmurların mucizesine, ilkbaharın büyüsüne, özellikle de güzel bir yarının şafağına inanmıyor..."
Reklam
Recm- kitle psikolojisinin etkisi
-Fahişenin biri meydanda recmedildi. Kan isteyen soy­suzlar kalabalığına nasıl karıştım bilmiyorum. Bir kasırga tarafından yutulmuş gibiydim. Ben de ilk sıralarda olmak, iğrenç yaratığa yakından bakmak istiyordum. Taş seli dişi şeytana yağmaya başladığında, kendimi birdenbire yerden taş alıp ona atarken buldum. Çıldırmıştım Züneyra. Nasıl ya­pabildim? Tüm hayatım boyunca, bir vicdani retçi, inancı ge­reği savaşa karşı çıkan biri olarak gördüm kendimi. Ne teh­ditler ne de vaatler elime silah alıp ölüm saçmaya ikna ede­bildi beni. Düşmanlarım olmasını kabulleniyordum ama kim olursa olsun birine düşman olmayı yediremiyordum kendi­me. Ve bu sabah Züneyra, sırf kalabalık çığlıklar atıyor diye ben de çığlıklar attım, sırf kan istiyor diye ben de istedim. O andan beridir de artık tanıyamaz olduğum ellerimden alamıyorum gözlerimi. Gölgemden kurtulmak, davranışımdan uzaklaşmak için sokaklarda yürüdüm; her sokak köşesinde, her yıkıntının dönemecinde bu yoldan çıkma anıyla burun buruna geldim. Kendimden korkuyorum Züneyra, dönüştü­ğüm adama hiç güvenim yok artık.
SORAYA'YI TAŞLAMAK...
Kaskatı kesilmiş hali taşlayanları iyice galeyana getiriyor; dönmüş gözleri ve salyalar akan ağızlarıyla daha da kan dökücü ke­siliyorlar, sanki azap süresini uzatmak için kadını diriltmeye çalışır gibiler. Toplu histerileri içinde, dişi şeytanın cinlerini kovarak aslında kendi iblislerinden kurtulduklarına inanmış bu insanlardan hiçbiri her tarafı kalbura dönmüş bedenin saldırıları artık hissetmediğini, kurban edilen kadının, yarı gömülü bir halde, hiçbir hayat belirtisi göstermeksizin tıpkı akbabalara fırlatılmış korkunç bir çuval gibi serilip kaldığını fark etmiyor.
Anamız ağlaya ağlaya huzur kavramını yitirdik sonunda.
Kıskıvrak bağlanmış adam dizlerinin üstüne çöktürülmüş. Bıçak, boğazını kesmeden önce parıldıyor. Sıralarda, tek tük alkışlar cellatın ustalığını kutluyor. Kanlar içindeki beden bir sedyeye fırlatılıyor; sıra bir sonrakinde !
Sayfa 142 - Kırmızıkedi - Kasım - 2015Kitabı okudu
Reklam
Şansının farkında olmayan biri asla sevgiyi hak etmez.
152 syf.
·
Puan vermedi
Yasmina Khadra, Cezayirli yazar Muhammed Mulessehul’ün takma adı. Cezayir ordusunda subay olan yazar sansürden kaçmak için takma bir kadın adı kullanmış. Ordudan ayrıldıktan sonra Fransa'ya yerleşmiş ve gerçek kimliğini açıklamış. Taliban yönetimi altındaki Kabil'de tıpkı şehir gibi yıkıntıların arasında kalmış dört ayrı yaşamı konu alıyor. Din adı altında halka özellikle kadına yapılan baskı çok net ifade edilmiş. Sokakta özgürce adım atabilmenin, gülmenin, konuşmanın kısaca ufacık eylemlerin bile aslında ne kadar kıymetli olduğunu hissettiriyor. Anlatılan çok trajik bir hikaye ama daha kötü olan ülkenin durumu...Kitabı okurken umudun olmamasının nasıl bir şey olduğunu her satırda hissediyorsunuz. Durumu sorgulamaya çalışan herkes aklını yitirmek üzere ve yapacak hiçbir şey yok. Özellikle de kadınlar için... Zaten bir yerde durum kötüye gidiyorsa kadınlar için daha da vahimdir. Benim okurken sık sık Atatürk'e minnet duyduğum bir kitap oldu.
Kabil'in Kırlangıçları
Kabil'in KırlangıçlarıYasmina Khadra · Kırmızı Kedi Yayınevi · 2013157 okunma
Orta Dünya İlmihali
Bugün değişen ne, Atik? Hiçbir şey, kesinlikle hiçbir şey. Elden ele dolaşan aynı silahlar, sergilenen aynı suratlar, havlayan aynı köpekler ve gelip geçen aynı kervanlar. Hep bu şekilde yaşadık biz. Kral gitti, yerine başka bir ilahi güç geldi. Armalardaki alametler değişti belki ama yolsuzluk­lar hep aynı. Kendimizi aldatmayalım. Anlayışlar yüzyıllar önce nasılsa öyle. Ufukta yeni bir çağın belireceğini umanlar boşa zaman kaybediyorlar. Dünya dünya olalı beri, bununla yaşayanlar ve buna inanmayı reddedenler var. Bilge kişi, olayları nasılsa öyle gören kişidir. O durumu kavramıştır. Sen de kavramalısın.
"Şeriatın uygulamasını sinekleri kovdukları elleriyle selamlayarak ve cellatların gülünç çaba­larım kutsadıkları aynı hareketle pöstekileri süpürerek halk infazlarından büyük zevk alacak olan saygıdeğer davetliler."
Afgan toprakları savaş alanları, arenalar ve mezarlıklar­dan ibaret sadece. Dualar mermilerin öfkesinde bölünüyor, kurtlar her akşam durmadan uluyor ve rüzgar, çıktığında, di­lencilerin yakınmalarını kargaların gaklamalarına terk ediyor.
317 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.