Eli çizmesine gitti ve bir bıçak çıkardı.
Bıçağı mum ışığına tutmasını ve gözünü, metale yansıyan parıltıya dikmesini korkuyla izledim. Ben ne olduğunu anla- yamadan elbisemin yakasını kavradı ve bıçakla etek kısmına kadar yırttı. Ani bir hareketle mahvolmuş elbiseyi açtı ve çıplak bedenimi gözler önüne sererken bıçağı bir kenara fırlattı. Beni
Sayfa 122
Düşte Gör...
Rica ederim aşk acısı kalp yarası acısı saçmalayıp durmayın,
Siz o acıyı bende görün.
Bu "herkes kendi söküğünü kendi dikmeli" sözünü kim çıkarttıysa var ya taaa
İnsanlık hali montun iç cebi hafif açılmış hadi dedim orayı dikeyim.
İğneyi de orada unutmuşum.
Ağacın çapını kollarımla ölçmeye kalkarken kaburga kemiklerimin arasından kalbime kadar girdi.
Pis herif seni, ağaçla aşk yaşamaya kalkarsan öyle olur tabii 😅
Bana kalırsa insan sevdiğini özlerken çatlardı kaburga kemikleri...
Nasıl bir bakış açısı ya :)
Giysi bizimle hiçlik arasına girer. Vücudunuza bir aynada bakın: Ölümlü olduğunuzu anlayacaksınız. Parmaklarınızı kaburga kemiklerinizin üzerinde bir mandoline dokunur gibi gezdirin: Mezara ne kadar yakın olduğunuzu göreceksiniz. Giyimli olduğumuz içindir ki ölümsüzlükle böbürleniriz.
Anılar perisi biçme kaburga kemiğimi
O keskin kılıcının ağzıyla
Tatmak istemem o azaptan zehri
Havva'nın kökeni
Kaburga anlamına gelen kelime Sumercede "yaşam" anlamına da gelir. Havva adı, Sumercede "kaburga" kelimesinin diğer anlamı olan "yaşam"dan geliyor. Anlamı, "yaşamın hanımı".
İsrailliler, Havva'yı Adem'in kaburgasından yaratmışlar ve ad olarak da "kaburganın hanımı" yerine "yaşamın hanımı" anlamına gelen Havva'yı koymuşlar.
Sayfa 70Kitabı okudu
"...Sanki sol kaburga kemiğimin altında bir ip var da senin küçük vücudundaki aynı yere sıkıca ve çözülmez şekilde bağlanmış gibi..."
Sayfa 347 - Can Yayınları/Mr.RochesterKitabı okudu
Câbir bin Abdillah şöyle demiştir: "Rasûlullah sallallahu aleyhi ve sellem bizi bir yere gönderdi üzerimize de Ebu ubeyde'yi Kumandan tayin etti. Kureyş'in bir Kervanı ile karşılaşacaktık bize azık olarak bir dağarcık kuru hurma verdi başkasını bulamadı. Ebû Ubeyde bize birer hurma veriyordu (Ebû'z-Zübeyr) diyor ki: Ben bununla
