O kadar bugünden uzak, o kadar eski hayatının içinde yaşıyordu ki.
Önünde yırtık pabuçlarını sürüye sürüye giden ve toplayabildikleri sadakaları torbalarına doldurup sırtına vuran profesyonel dilenciler, daha birçok köylüler, nane yağcılar, bir yaylı araba ile geçen manifaturacılar, ortalığı toza bulayan bir otomobille yoldakileri iki yana fırlatan zeytin yağı fabrikatörleri ona, tanımadığı, yeryüzünde bulunduğunu bile bilmediği bir memleketin adamları gibi yabancı, uzak sis içinde görünüyorlardı.
Reklam
Kafama düşünmeyi, gözlerime görmeyi yasak edebilsem, senin çıktığını zannettiğin yere varmanın bana güç gelmeyeceğini bilirdin.
Kalbim aklımın itaatli bir uşağı idi.
Zekayı ve aklı en büyük kuvvet farz ediyoruz. Fakat bakalım bazı akıllıların kendilerine göre verdikleri bu kıymet hükümleri doğrumu?
Derecesi ve mevkii üzerinden eğreti elbise gibi akmıyordu. Aynı zamanda teminata lüzum göstermeyen bir dostluğu gözlerinden okumak kabildi.
Reklam
1.000 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.