Bir "Tepe"ye çıkmak ya da bir "Ada"ya kaçmak. İkisi de değil önemli olan. Önemli olan bireyin kendini araması, kendi doğrularının peşinden gitmesi ve kendisiyle yüzleşmesi.
Andronikos kaçıyor; boyun eğmemek için, inandığı şeylere ihanet etmemek için kaçıyor. Neye inanıyor peki Andronikos, kendi de bilmiyor? Onu aramaya gidiyor belki de adaya. Ama öğreniyoruz ki geri dönüyor bir süre sonra. Neden? İnandığı şeylere neden inandığını çözemediğinden mi dönüyor, hayır. Yanlış bir şeye inandığını düşünmeye başladığı için mi dönüyor, yine hayır. İnanmanın, kaçmanın ya da mücadele etmenin anlamsızlığını kavrıyor çünkü ve dönüyor geriye. Bir işkence de can vermeyi göze alıp dönüyor. Neden? Bence, bunca anlamsızlığa rağmen bir intiharı göze alamadığı için. Öldürülmek için dönüyor. Ne kahraman olmak amacı, ne boyun eğmek, sadece ölmek istiyor Andronikos.
İoakim kalıyor ama o da anlıyor. Andronikos'a işkence edilirken anlıyor, tilkiyi boğarken anlıyor. Ne olursa olsun varmak istiyor tepeye. Geri dönmemek için varmak istiyor ama yapamıyor o da. Yalvarıyor tanrıya. Canını almasını istiyor.
Andronikos da İoakim de uzun sürmüş bir günün akşamında kavrıyorlar her şeyin ne kadar anlamsız olduğunu. Uzun süren o günün akşamında ölmek istiyor ikisi de. Yeni bir güne olan umutlarını kaybettikleri için.
Biliyorum, tam bir inceleme olmadı bu. Sadece kitabın ben de uyandırdığı hisleri yazmak istedim.