CANDAKİ ERKEK - 2
Şuanı nasıl tasvir edebilirim bilmem Her zaman sıradanlaşan meseleleri Ben sevince kaçan sevmeyince havalara giren kadınları Doğrusunu öğrenemediğim aksine üstüne binlerce katladığım yanlışları Zoru görünce edebiyata kaçışlarımı karşılayacak güzel bir tasvir arıyorum Lâkin zor bir şey değil ama yok, yok işte... İçi çürümüş bir adamı kıyı köşeye
Yavuz Bahadıroğlu “Eskiyi unut, yeni yolu tut” (3) Eskiden hemen her evin balkonuna ya da pencere pervazına kuşlar için su kabı konurdu. Aynı incelik mezarlıklarda da görülür, mezarların başucuna mermer su kapları yerleştirilirdi. Kuşun rahmete ve berekete vesile olduğuna inanılırdı. Osmanlı’da çiçeklerin bile dili vardı: Pencerenin önünde
Reklam
_Fizyonomi: Yüz Okuma Sanatı
_Schopenhauer: Fizyonomi bilimi, yüzden kişiliği okuma sanatıdır. Bir insanın çehresinin şekli şemali, ikiyüzlülüğün hakim olamadığı yegâne sahadır. Her insanının çehresi bir haritadır. Bir insanın çehresi, dilinden daha ilginç şeyler ele verir çünkü onun yüzü, söyleyip söyleyebileceği her şeyin özetidir. Dil bir insanın sadece düşüncelerini ele
Ne diyordu Muazzez Ersoy; " Bir fincan kahve olsam kırk yıl hatrım vardı." Çok ince mânâ dimi. Bizim hiç yabancı düşmanlarımız olmadı, hepsiyle bir kahve içmişliğimiz vardı oysa ki.. Kırk yıl hatır... bu çağa ne kadar da ağır...
Masa kültürünün üç ayrılmaz parçası vardı : Kahve, sigara, rakı..Çay aramazdı. Kahve tiryakisiydi. Günde otuz civarında Türk kahvesi tüketirdi. Çalışırken peş peşe isterdi. Köpüklü severdi. Sade içerdi. Savaş yıllarında şeker çok kıymetliydi, karaborsada bile bulmak çok zordu. Ömrü savaşlarda geçen jenerasyonun tamamı gibi, mecburen şekersiz içmeye alışmıştı.. Yurtiçi seyahatlerine eşlik eden kütüphanecisi Nuri ve garsonu İbrahim, ne olur olmaz belki gittiğimiz yerde bulunmaz diye düşünerek, yanlarında mutlaka çiğ kahve,çekilmiş toz kahve ve cezve taşırlardı.. Son kahvesini 7 Eylül 1938 sabahı içti. Hastaydı, ağırlaşmıştı. Muayenesini tamamlayan Profesör Fiessinger ciddi şekilde uyardı :"Görüyorum ki önerilerimi pek dikkate almıyorsunuz, sigarayı azaltmış olmanız memnuniyet verici ama, lütfen kahve içmeyin, şu anda bir fincan kahve sizin için alkolden daha tehlikeli, lütfen kahve alışkanlığından vazgeçin," dedi. Uslu uslu "peki" dedi, "son kahvemi birlikte içmeyi teklif ediyorum.." Kahveler geldi. Vedalaşır gibi ağır ağır yudumladı. Profesör saraydan ayrıldıktan sonra, odaya Sabiha Gökçen girdi. Üzgün bir ses tonuyla "gel Sabiha," dedi, "sana bir sır vereceğim,kahve içmem kati surette yasaklandı, şu fincanı görüyor musun, işte o benim son kahvem !" Sabiha fincanı aldı, yıkanması için mutfağa götürüyormuş gibi yaptı telvesiyle birlikte sakladı." Bazen bi kahvenin hatırı 40 yıl değil sonsuzluğa tekabül eder...
Mirza Tazegül...SEVGİLİ
Asma suratını sevgili, dönsen de yüzünü. Sözcüklerden ok yapıp tam göğsüme nişan alma sevgili, esirgemesen de sözünü. Kahveye kırk yıl hatırı var demişler ya sevgili, seninle kaç kahve içmişliğimiz var... Hatır, ahte vefa, kıymet bilme diye bir şeyler vardı, hatırlıyor musun sevgili… Ne benim sende bitmişliğim, senin bende bitmen
Reklam
24 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.