Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
kıymet-bilir nezaket ehli Hüsnü Hamuş Hocamdan.. Aylardan temmuz Bedbahta ma'ruz Nesi varmış acaba? Koymuş kapıya devlet baba Bilemeyiz oğul haber verildi bu sabah
Aşkın Baharı Geçmeden, Çiçekler Solmadan, Hazan Mevsimi Gelmeden Çıkta Gel Ey Sevgili! Ne vardı sanki çekip gidecek uzak diyarlara; Ne buldun yaban eller de? Sana verdiğim onca sevgimi yetmedi; yoksa dağ kadar vefamı ağır geldi? Ey yâr sevgimin, vefamın heybeti altında ezildin mi? Yüreğinin kalıbı o kadar mı dardı, taşıyamadın mı?
Reklam
Yavuz Bahadıroğlu “Eskiyi unut, yeni yolu tut” (3) Eskiden hemen her evin balkonuna ya da pencere pervazına kuşlar için su kabı konurdu. Aynı incelik mezarlıklarda da görülür, mezarların başucuna mermer su kapları yerleştirilirdi. Kuşun rahmete ve berekete vesile olduğuna inanılırdı. Osmanlı’da çiçeklerin bile dili vardı: Pencerenin önünde
Eskiden hemen her evin balkonuna ya da pencere pervazına kuşlar için su kabı konurdu. Aynı incelik mezarlıklarda da görülür, mezarların başucuna mermer su kapları yerleştirilirdi. Kuşun rahmete ve berekete vesile olduğuna inanılırdı. Osmanlı’da çiçeklerin bile dili vardı: Pencerenin önünde konmuş sarı çiçek, “Bu evde hasta var, gürültü yapmadan
Masa kültürünün üç ayrılmaz parçası vardı : Kahve, sigara, rakı..Çay aramazdı. Kahve tiryakisiydi. Günde otuz civarında Türk kahvesi tüketirdi. Çalışırken peş peşe isterdi. Köpüklü severdi. Sade içerdi. Savaş yıllarında şeker çok kıymetliydi, karaborsada bile bulmak çok zordu. Ömrü savaşlarda geçen jenerasyonun tamamı gibi, mecburen şekersiz içmeye alışmıştı.. Yurtiçi seyahatlerine eşlik eden kütüphanecisi Nuri ve garsonu İbrahim, ne olur olmaz belki gittiğimiz yerde bulunmaz diye düşünerek, yanlarında mutlaka çiğ kahve,çekilmiş toz kahve ve cezve taşırlardı.. Son kahvesini 7 Eylül 1938 sabahı içti. Hastaydı, ağırlaşmıştı. Muayenesini tamamlayan Profesör Fiessinger ciddi şekilde uyardı :"Görüyorum ki önerilerimi pek dikkate almıyorsunuz, sigarayı azaltmış olmanız memnuniyet verici ama, lütfen kahve içmeyin, şu anda bir fincan kahve sizin için alkolden daha tehlikeli, lütfen kahve alışkanlığından vazgeçin," dedi. Uslu uslu "peki" dedi, "son kahvemi birlikte içmeyi teklif ediyorum.." Kahveler geldi. Vedalaşır gibi ağır ağır yudumladı. Profesör saraydan ayrıldıktan sonra, odaya Sabiha Gökçen girdi. Üzgün bir ses tonuyla "gel Sabiha," dedi, "sana bir sır vereceğim,kahve içmem kati surette yasaklandı, şu fincanı görüyor musun, işte o benim son kahvem !" Sabiha fincanı aldı, yıkanması için mutfağa götürüyormuş gibi yaptı telvesiyle birlikte sakladı." Bazen bi kahvenin hatırı 40 yıl değil sonsuzluğa tekabül eder...
Vay Be! Dedirten 10 Hızlıca Okunası Hikaye 1.Kimin parası daha değerli? Olay, henüz döviz kurlarının uygulanmadığı yıllarda ABD-Kanada sınırındaki bir şehirde geçmektedir: ABD ve Kanada malum ki para birimi olarak 'dolar' kullanmaktadırlar. Yalnız her iki ülke de kendi paralarının daha değerli olduğunu iddia etmektedirler. Şöyle ki
Reklam
" Bir kahvenin 40 yıl hatırı var " deyimi Üsküdarlı Bilge Yusuf ile Rum balıkçı Stelyonun hikâyesine dayanır 1895 Eminönü Yemiş İskelesi , balıkçı kahvesine giren Osmanlı zabiti; "Bre Yusuf , herkese benden okkalı bir kahve , ama şurda oturan Rum palikaryasına yok..Ona , kahvem de akçem de haramdır "..der Bilge Yusuf
53 öğeden 31 ile 40 arasındakiler gösteriliyor.