Kırlangıçlar öyküsü okumaktan bıkmadığım ve gerçekmişçesine her okuduğumda içimde bir şeyleri kıpır kıpır yapan bir öyküdür.Kim bilir belki gerçektir? Kırlangıç deyip geçmeyin tüm gece uçuyorlar,belki içerisindeki bitmek bilmeyen duygulardan kaçmak için gece boyu uçmak tek yoldur? Uyutmuyor diye sesinden şikayet ettiğimiz kırlangıçların hangi derdini böylesine uzun anlattığını hiç düşündünüz mü? İki sene oldu bu hikayeyi keşfedeli hala okursam da dinlemezlerse diye korkup sevdiklerime okuyamıyorum.Sabahattin Ali kırlangıçların gözünden masum bir aşkı anlatıyor bu öyküde.Geçirilen değerli vakitlerin kıymetini bilmeyi,bir daha yaşanamayabildiğini anlatıyor.Tatlı sohbetlerini ve munzur utangaçlıklarını.Bende uyandırdıkları ise bundan çok daha fazlası...
KırlangıçlarSabahattin Ali · Doğan Egmont · 2019682 okunma
Sabahleyin karşı karşıya gelince dişi söylemek istediği şeyleri gözleriyle anlatmak istedi. Tam bu sırada, üzerinde oturdukları söğütten sarı bir yaprak koptu, iki tarafa sallanarak aralarından geçti ve dişinin en manalı baktığı zamanda gözlerinin önünü kapattı.
Erkek bu bakışı göremedi.
Fakat her ikisi de sarı yaprağı gördüler.
Erkek ağzını
Beyhude işler peşindeymişim
Kalabalıktaki yüzlerce ayak sesinden sadece biriymişim
Ayakların yere vurduğu asfaltmışım belki
Bundan mütevellitmiş canımın yanması
Ama belki de tokalı ayakkabılardan yalnızca biriymişim
Ben vururmuşum yere,
Asfalt ağlarmış
Ama vurduğum zemin sağlammış belki
Benim vuran ayaklarım da ağlarmış
Belki de ağlayan ruhlarmış
Kuşlar yalnızca uçarmış
Gözler yalnızca susarmış
Ağlayan hep ruhlarmış
Her şey en nihayetinde bitiyor dedi son konuşmamızda.Müzeyyenle kurduğum onca hayalin suya düşmesi iki karış suda beni de boğmaya başladı.Yüzüne baktım.Gözleri bomboştu ama ben hazırdım.Son bir öpücük.Bana hazırladığı çayı içmeden kalkıp gittiğim dakikalarda dudağından son kez bir öpücük aldım.Sorgulamadı ama kaşları çatılmıştı.O kaşları çatık görmemek için neler yapardım eskiden olsa.
Müzeyyen mutlu sonlara inanmıyordu.Ben onunla mutsuz olmaya da razıydım.Ama son bir çay içseydik eğer tüm onarılmış kalplerin üstü çizilecekti."Biz seninle olsak olsak mahalleye falan rezil oluruz."
Beni bir gün unutacaksan, bir gün bırakıp gideceksen, boşuna yorma derdi; boş yere mağaramdan çıkarma beni. Alışkanlıklarımı özellikle yalnızlığa alışkanlığımı kaybettirme boşuna. Tedirgin etme beni. Bu sefer geride bir şey bırakmadım.
O gün saçlarımla öyle ilgili oynadın ki saçlarım o günden sonra kutsal oldu.Zaten gözlerinin değdiği her şey kutsal benim için.Ama kendime ait bir şeyi kutsal göreceğim hiç aklıma gelmezdi.Kendimi sevmedim ben hiç.Kendi uzuvlarımı sevmedim hayatım boyunca.Seni sevdim.Sen tek bir bakışınla bana kendimi sevdirdin.