Gülçin SARI

ilk dijital saatimi hatırlıyorum. Rakamların tıpkı kurtçuklar gibi bükülmelerinden çok etkilenmiştim. 1 diz üstü çöküp başını eğerek 2'ye dönüşüyordu, ise 3'e dö- nüşmek için iki kez bükülüyor, sonra 3 rakamı 4 olmak için iyice büzüşüyor, 5 ise sırtını kamburlaştırarak 6 yapıyor, o da T'ye dönüşmek için uzuyor, 7 yanaklarını şişirerek önce 8'e sonra da 9'a dönüşüyordu. Gerçek bir çizgi film misali bana zamanın kaçışını anlatıyordu. Dümdüz ibrelerden çok daha hareketliydi. Zaman daha çabuk geçiyordu. Beklemek kolaylaşıyordu. Ve yaşlanmak o kadar da üzücü sayılmazdı.
Reklam
İnsana gökyüzünden bir sıkıntı gelmemiştir. Gökyüzünden yeryüzüne her zaman iyilik, güzellik, merhamet, ayın parlak ışıkları, güneşin ışığı ve ısısı gelmiştir. Gerçi, gökyüzünden sıkıntı bekleyen insanlar da eksik olmamış; kuyrukluyıldızlardan, göktaşlarından, hatta ayın dolunay halinden korkanlar da çıkmıştır insanlar arasından. Ancak her şeye rağmen insanlık tari- hinde, gökyüzünün sebep olduğu bir felaket yoktur. Yeryüzündeki insanın başı, yine yeryüzündeki insan yüzünden derde girmiştir. Yeryüzünde bin bir sıkıntı vardır.
Sorular insan yaşamındaki ihtiyaç listeleri gibidir. Sıradan bir insan, örneğin Nişantaşı'nda vitrinlere bakan bir insan için "Şu an cennet var mı, yoksa cennet şimdi yok da sonradan mi yaratılacak?" gibi bir soru anlam ifade etmeyebilir. Hatta oldukça da tuhaf kaçabilir. Çünkü onun o anda cennetin şimdi var olup olmadığıyla ilgili bir ihtiyacı yoktur. Yaşarken çember içine aldığı ihtiyaçlar listesinde cennetin şu an var olup olmadığı konusu yoktur. Onun zihni, ‘ucuzluktan hangi malı nasıl kapabilirim?' sorusuyla meşguldür.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Biz yalnızca bedenimiz değilizdir. Ruhumuz, aklımız, kalbimiz, şuurumuz, duygularımız ve tanımlayamadığımız birçok şeyiz biz. Toprak altında olan ise, yalnızca bedenimizdir. Ya şam boyu kimbilir kaç beden bırakıyoruz toprak altına... Onun dokuz yaşındaki çocuğu da bedenini dokuz kere toprak altına bırakmamış mıydı zaten? Söyleyebileceğim o tek cümle artık şuydu: "Sizin üç çocuğunuz vardı. Bir çocuğunuz şimdi ruhlar âleminde yaşıyor. Sizin hâlâ üç çocuğunuz var."
Etkilenmiş miydi? Ne düşünüyordu? Ne hissediyordu? Bu soruların cevabını bilmiyordum. Yüzü yoktu karşımda. Yüzünün aldığı şekilden, içinde gelişen tepkiyi okuyabilir ve konuşmamı buna göre yönlendirebilirdim. Buna imkânımın olmasını ne kadar da çok isterdim!
Reklam
Reklam
54 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.