Uzun zamandır düşündüğüm ufak bir konu hakkında..
Bazen akışımda ya da gönderilerin altında bazı bey/hanım kardeşlerimizin yaşadıkları kalp kırıklıkları nedeniyle bütün karşı cinslerini bir intikam alma edasıyla yerden yere vuran yorumlarını görüyorum. Öncelikle arkadaşlar inanın bu kötü enerji uyandıran yorumlarınızı o kötü kalpli insanların hiçbiri görmüyor. Çünkü onlar her şeyin en iyisini bilirler çünkü onlar hayatı tınlamazlar çünkü onlara göre hava hoştur, zaten onlar ancak kalp kırmayı bilirler. Dolayısıyla bu laflarınız döneer dolaşıır hiç onlara çarpmadan hassas kalplere isabet eder. Sonuç olarak ne sizin içinizdeki ateş söner ne de karşınızdaki kişi "ay ben çok ayıp etmişim" diyerek sizden af diler. Olan yine kimseye bir kötülüğü dokunmayan ahir zamanın hengamesi içinde bir yol tutturmaya çalışıp sabırla "göz aydınlığını" bekleyen bizim gibi gençlere olur. Onlar dünya iyisi olurlar biz yine kötü oluruz. Velhasıl genellemeler yaparak içindeki irini çıkarmaya çalışan kardeşlerimize demek istediğim: Şu üç günlük dünyada ne kendinize bütün insanların kötü olduğuna inandırarak hayatı zehir edin ne de genelleme yaptığınız cinsin zan altında kalmasına izin vererek onun yıpranmasına izin verin. Çünkü Dünya hassas kalpler için cehennemdir :)
Kırılan şeyler - kemikler, kalpler, tutulmayan sözler- tekrar bir araya getirilebilir, ancak hiçbir zaman eskisi gibi olmaz.
Sayfa 585 - AprilYayincilikBaski6Kitabı okudu
Selamm
Türkiye edebiyyatinda kalemine hayran olduğum, ne yazsa okurum dediğim yazar kendisi. 
Mürekkebe Boyanan Sardunya - 1 bu kitabı o kadar çok seviyorum ki anlatamam. Bu yüzden Çiçekler ve Yasemin içinde çok büyük beklentiye kapıldım. Beni birazcık üzdü. Ben yazarın kaleminden muhteşem birşey bekliyordum. Yine çok içten, sevgi dolu, minnacık üzüntü olan bir kitap ama ben duyguları pek alamadım. Yazarımız yine çok nayif bir erkek karakter yazmış ama sevgisi bende yer etmedi. Bir Akif Selim olamadı.
Tüm bunlara rağmen kitap size aşkı, sevgini o kadar güzel ve naif anlatiyor ki. Sevginin illa kan bağıyla olan birşey olmadığını, kalpler bir olunca samanlığın seyran olduğunu içten bir şekilde kitap bize sunuyor.
Karakterler iyiydi, hoştu ama Mislina ve Akif Selim gibi kalbime dokunmadılar.
Birde sonda bir düğün sahnesi olacaktı. Canım yazarım nerde o sahne? O kadar bekledim o sahneyi :( ama neden yazmadın ki.
Güzel bir kalemden çıkan bir roman okumak istiyorsanız keyifli okumalar.
“Artık her Müslümanın amacını bilmesi yönünü belirlemesi ve amacına ulaşması için ciddiyetle çalışması gereken vakit gelmiştir. Gaflet, aldatıcı hayaller, dalgın kalpler, körü körüne bağlılık her bağıranın peşinden gitmek gibi şu önemsenmeyen hasletler, müminlerin yolu değildir.”
~ Hasan el-Benna
Birine güveneceğin zaman çok dikkatli olman ve bin kere düşünmen gerekir.Zira tüm eller abdestli olmadığı gibi tüm kalpler de temiz değildir.
Boğuluyorum ve durmadan ölüyorum
Pamuktan yastiklarim artik gül rengini almiş ve kâinat sessizliğe boyanmiş, öylesine dalgali bir gün ki
Artik kalemler bazi kalpler gibi kırılmakta, yazmak mı?
Cümlelerimde azgın bir rüzgâr gibi esti ve öylece durgunlaştı
Sanki, evet sanki bana tavır yapmislar gibi,
Ya da artik yazmak icin uygun ortamlari kaybetmiş sanki
Onu bulmak için ruhen bir arayişta olan yazar daha cok kitaplar karistirmaya ve daha cok o kitaplarda uygun ortamlari bulmaya calisiyordur belki yazarın son hali budur.
Gitmeye hazir ol
Çünkü tonlarca kelime ve cümleler sen de kaybolup
Yıldizlarin rengine bürünmüş
Kağitlarda can bulmayi bekler.
Gizem Canver - Yazar