Felsefî olarak durduğum noktayı şöyle özetleyebilirim: Herakleitos'un çocuksuluğundan, Kierkegaard'nun inanmışlığından, Nietzsche'nin yaşamsallığından, Spinoza'nın cesaretinden, Schopenhauer'un bezmişliğinden ve Camus'nün samimiyetinden paylanmış hâldeyim. Öte yandan Platon'un politik niyetlerinden, Kant'ın durağanlığından, Sartre'ın rolcülüğünden ve Descartes'ın ortayolculuğundan çok uzakta bir yerdeyim.