Güçlü olanın çıkarlar ya da ben sevgisi olduğunu, sevgi, saygı, barış, dostluk gibi değerlerin, doğrudan çıkarlarla çatışmaya girdiklerinde genellikle kaybettiklerini hepimiz hem kendi yaşamımızdan hem tarihsel gidişten iyi bilmekteyiz.
HARUN TEPE - Kant Etiği ve Barış Düşüncesi
Sayfa 70
Etik yaşama, tarihin gidişine yön verememiş, sonuçta başka faktörler karşısında yenik düşmüştür. Bunda şaşılacak bir şey yoktur.
HARUN TEPE - Kant Etiği ve Barış Düşüncesi
Sayfa 70
İsteneni çıkarların ya da ben sevgisinin belirlemediği eylemler, böyle eylemlerde bulunan kişiler ne kadar artarsa, barış da o kadar yaklaşacaktır.
HARUN TEPE - Kant Etiği ve Barış Düşüncesi
Sayfa 72
barışın önündeki en büyük engel...?
Çıkarların veya ben sevgisinin her şeyden önce geldiği, adaletin yerini güce bıraktığı -güçlü olanın aynı zamanda haklı sayıldığı- bir dünya, özgürlük, ahlaklılık ve barışın önündeki en büyük engeldir.
HARUN TEPE - Kant Etiği ve Barış Düşüncesi
Sayfa 71
~Felsefenin insanların neyin doğru ve de neyin yanlış olduğuyla ilgili temel önyargılarını değiştirebilecek yetkinlikte olduğu konusunda şüpheciyim. Nietzsche'nin iyinin ve kötünün ötesinde adlı kitabında da işaret ettiği gibi ahlak filozoflarının pek çoğu yüreğin süzgecinden geçirilmiş ve soyutlanmış bir arzu'nun gerekçelendirmesini bizlere sunarlar.
~ Üç ahlak kuramını inceleyeceğim:
görev Temelli,
sonuçcu ve Erdem Temelli kuramlar.
~ görev Temelli(Hristiyan etiği ve Kant etik), sonuçcu ve Erdem Temelli kuramlar.
~Dolayısıyla Kant için: eylemin gerekçesi, eylemin kendisinden ve onun sonuçlarından çok daha fazla önemlidir. Ona göre birinin ahlaki bir eylemde bulunup bulunmadığını bile bilmek için eylemi gerçek niyetini bilmek gerekir. Bu durumda çıkarı için yerine getiriyor olabilir ya da eylemi yerine getirmek uğruna çektiği zorlukların ardından bir mükafat bekliyor olabilir bunların haricinde o bunu vicdanının sızladığını hissettiği için de yapmış olabilir
