Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Locke, gördüğümüz gibi, hazzın iyi olduğuna inanıyordu ve on sekizinci ve on dokuzuncu yüzyıl boyunca empiristler arasında bu görüş egemen oldu. Onların karşıtlarıysa, aksine, hazzı bayağılık diye küçümsediler ve daha yüce gibi görünen çeşitli etik sistemlere sahiptiler. Hobbes iktidara değer verdi ve Spinoza bir noktaya kadar Hobbes'la hemfikirdi. Spinoza'da uzlaşmaz iki etik görüşü vardır; biri Hobbes'un etiği, diğeri iyinin Tanrıyla mistik birleşmeye dayandığını söyleyen etik. Leibniz etiğe önemli bir katkıda bulunmadı; ama Kant etiği üstün hale getirdi ve metafiziğini etik öncüllerden türetti. Kant'ın etiği önemlidir; çünkü faydacılık karşıtıdır, a prioridir ve "soylu" denilen bir etiktir.
Sayfa 270Kitabı okudu
Aktörlük Sanatı, Sanat Kuramları, Görme Biçimleri
_Medeniyet, insanların ne kadar para kazandığıyla ya da kaç tane lüks arabaları olduğuyla ölçülmez. Medeniyetin para birimi Sanat’tır. Sanat aristokrattır ve sanatla uğraşan kimseler de yükselerek seçkinleşirler. Müzelerimizde ve kütüphanelerimizde korunan da sanatın ta kendisidir. Sanat Müzesi'ni ziyaret ettiğinizde göreceğiniz, insanların
Reklam
_Anlamak, sevmenin başlangıcıdır. _Üzülme, kızma, sadece anla. İnsanlara kahkahalarla gülmek ya da nefret duymak yerine onları anlamak için çaba sarf ettim. _Tutkulardan kurtulup özgürleşmek için, eylemlerimizin gerçek nedenlerini anlamalıyız. Anlamak, onları dönüştürür. _Aklın kılavuzluğunda yaşayan insan başkasının kendisine olan nefretine,
Etik Lacan'ın, Kant'a ve genel bir ahlak anlayışına karşı psi­kanaliz; etiğini tartışırken benimsediği anlamda ele alınmalıdır. Etik diye bir şey yoktur. Sadece bir şeyin etiği (siyasetin, aşkın, bilimin, sanatın etiği) vardır
Etik Lacan'ın, Kant'a ve genel bir ahlak anlayışına karşı psi­kanaliz; etiğini tartışırken benimsediği anlamda ele alınmalıdır. Etik diye bir şey yoktur. Sadece bir şeyin etiği (siyasetin, aşkın, bilimin, sanatın etiği) vardır
Etik Lacan'ın, Kant'a ve genel bir ahlak anlayışına karşı psi­kanaliz; etiğini tartışırken benimsediği anlamda ele alınmalıdır. Etik diye bir şey yoktur. Sadece bir şeyin etiği (siyasetin, aşkın, bilimin, sanatın etiği) vardır.
Sayfa 41
Reklam
A. Rand, ağacı kökünden; Kançı etiği maksimlerinden ele alıyor
Deontolojik bir teoride, tüm kişisel arzular ahlakın ki alanından uzaklaştırılmıştır, kişisel bir arzu hiçbir ahkaki öneme sahip değildir, bu ister yaratma arzusu olsun ister öldürme arzusu olsun. Örneğin, eğer bir insan geçimini görevden sağlamıyorsa, böyle bir ahlak, hayatını onurlu emeğiyle kazanmayı veya soygunla kazanmayı birbininden ayrı tutmayacaktır. Eğer bir insan onurlu olmayı isterse, o hiçbir ahlâki itibarı hak etmez, Kantin soyleyeceği şekliyle, böyle bir onur "övgüye değerdir"; fakat "ahlaki öneme sahip değildir. Ancak yalan söyleme, aldatma ve çalma yönünde derin bir arzusu olan, fakat kendini "görev" uğruna onurlu davranmaya zorlayan kötücül bir baskıcı, Kant ve benzerleri tarafindan ahlaki açıdan değerli kabul edilecektir. Ahlaklı olmanın adını kötüye bu tip bir teoridir. Ahlaka karşı duyulan yaygın korku ve içerleme -ahlakın bir düşman olduğu, köhne bir ıstırap konusu ve anlamsız sıkıcılık olduğu duygusu- mistik, münzevi veya Hristiyan sistemlerinin bu şekildeki bir ürünü değil, hayata, insana ve akla karşı olan nefretin çirkin deposunun bir anındır, yani Immanuel Kant ruhunun bir anıtıdır . (Kant'ın teorileri tabii ki, en aşağı seviyede "farazi düzeyde] mistisizmdir, fakat Kant bu teorileri akıl adına sunmuştur. Yaptıklarının Kant'ın yanına kâr kalması, insanın entelektüel gelişme seviyesinin ilkelliğinin en iyi ispatıdır.)
Sayfa 153
Feminist etiğin, geleneksel etiği eleştiren temsilcileri, bu noktada sözgelimi Aristoteles'in, Jean-Jacques Rousseau ve Kant'ın kadınlara karşı olan önyargılarını açıklıkla ifade eder. Örneğin Aristoteles'in "bir kadın ile bir erkeğin basireti, cesareti ve adaletinin aynı olmadığını, erkeğin cesaretinin buyurmak kadının cesaretinin ise itaat etmek ile belirlendiğini" ifade eden sözlerine gönderme yapar. Aynı şekilde Rousseau'nun "erkeğin aklının genel, soyut ve ilkeli olduğu yerde, kadının aklının pratik, ayrıntılar üzerinde yoğunlaşan, ilkesiz olduğuyla" ilgili sözlerine veya Kant'ın "kadınların derin bir kavrayıştan yoksun olduklarını, erkeklerin akıl yürütürken, onların sadece hissettiklerini" bildiren sözlerine işaret ederler.
Sayfa 470 - say yayınlarıKitabı okudu
İnsanı sadece akıl varlığı olarak gören bir etik sadece bir “ilkeler etiği” olmaya mahkumdur. Böyle bir etik her türlü hayat özünden yoksun kalır. Böyle bir etik, Karl Jaspers’in deyişiyle, hayatları yalnız bir “makine hayatı”ndan ibaret olan bir insan grubunu ilgilendirir.
59 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.