Arapça ḥḳḳ kökünden gelen ḥaḳḳ حقّ "yasaya, hakikate veya bilgeliğe uygun olma; doğruluk, hakikat, yasallık" sözcüğünden alıntıdır. (NOT: Arapça sözcük İbranice ḥuḳḳā חֻקה "taşa veya metale oyulmuş şey, yasa, ferman, kural" sözcüğü ile eş kökenlidir. Bu sözcük İbranice ve Aramice/Süryanice #ḥḳḳ "oyma, taşa veya metale yazı yazma, hakketme" kökünden türetilmiştir. ) Aramice ve İbranice koph/kaf ile yazılan #ḥḳḳ (oyma, kazıma) fiili Arapça kef ile #ḥkk eşdeğeridir. Sözcüğün nihai anlamının "taşa veya metale hakkedilmiş yazı, belge, kanun" olduğu anlaşılıyor.
Tablete/taşa geçirilmiş kuraldır, buyruktur hak. Dünya gerçeklerini anlamak için iyi bir nokta. Rahiplerin ve kralların kelamı, gücü ve metali/silahı zaptettiği bir zamanda doğmuş bir kavramdır. İktidarı ve onun normlarını ifade eder, soyut evrensel adalet gibi kavramların henüz söz konusu olmadığı, en ufağından en büyüğüne tüm yönetimlerin güce ve buyruğa bağlı olduğu tarihin başlangıcında ortaya çıkmış ve cılız bir muhalefeti, sınırlı ve hala tarafgirlikten kurtulamamış evrensel adalet ve ahlak anlayışlarını çok sonraları karşısında bulmuş, dolayısıyla her zaman çıktığı dönemlerin ilk ve basit anlamını korumuş bir kavram.
Hak: Elinde çivi ve çekiç olmadan iddia edemezsin!..