Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur
"Kanunlar adalet için vardır. Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kim bilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır! Dahası adaletsizlik, kanunlardan kimbilir ne kadar güçlü, ne kadar diktatörce faydalanmıştır!"
Sayfa 104
Kadınlara “oy hakkının” bile hayal olduğu bir dönem. (Canım Atatürk.)
— Birincisi, sen kadınsın, ben erkek. İkincisi, sen karısın, ben koca. — Ee, üçüncüsü? — Üçüncüsü ben hâkimim, sen mahkûm. — Tuhaf şey! — Darılma... Bugünkü kanun gereği bu. — Bugünün kanun kadınlara evlilik hakkından başka bir şey sağlamıyor mu? — Sağlıyor. Bazı göz boyayacak şeyler. Deyimimi hoşgör; yularınız daima erkeklerin elindedir. — İstesem sizin bu hakimiyetinizden kurtulamaz mıyım? — Kurtulursun. Fakat seni ben bıraksam babanın idaresine girersin. Baban olmasa erkek kardeşinin buyruğu altında kalırsın. Kucağında büyüttüğün oğlunun bile yönetimi altındasın.
Sayfa 94 - 16.Mutasavvıfça bir şiir
Reklam
Neden insanları kurtarmaya çalışıyorsun?
Dünyanın en iyi dedektifi L. Sana soruyorum, o değerli varlığınla bu dünyayı ne kadar güzelleştirebildin? Hayalini kurduğun, kanunlarla düzenin sağlandığı o ideal dünyaya ne kadar yaklaşabildin? Kanun dediğin şey, insanların hayatını ne kadar kurtarabildi?
Sonunda çıktı meydana Anarşi Kır atının üstünde kan lekesi, Dili damağı kupkuru benzi solgun, Kıyamet gününde Ölüm gibi vurgun. Başında bir kral tacı, Elinde parlak hükümdar asası, Ve okunan bir yazı alnında: 'KANUN DA BENİM, KRAL DA BENİM, TANRI DA!’
Kanun şöyle, aklında tut: Bir insan, beşiğinden mezarına kadar asla, ilk ve en önemli amacı, kendi iç huzuru ve ruhsal rahatlığı olmayan tek bir şey bile yapmaz.
Medeni Kanun ve Borçlar Kanunu 1924'te bir acele çevrilip yürürlüğe sokulmuştur. Artık bütün cumhuriyet çeviri bir cumhuriyet olmaya başlamıştır. Bu kanun da Meclis'ten geçmediği için Gazi Mustafa Kemal Paşa ile Uşakzade Latife Hanım Bakanlar Kurulu kararıyla boşanmak zorunda kalmıştır.
Reklam
...Osmanlı hükümeti, 21 Temmuz 1914' te seferberlik ilan etmişti. Bu kanun ancak 31 Ekim 1923' te, yani Cumhuriyetin ilanının ikinci günü ve 365 sayılı kanunla kaldırılmıştı. Yani tam 10 yıl süren seferberlik! Evet Türk milletinin kaderi buydu ve kaldı ki, önce de memleket zaten ve fiilen seferberdi. Eski vekillerden Hilmi Uran' ın anılarında naklettiği ve vaktiyle kaymakamlık yaptığı Ege bölgesinde rastladığı bir köylüyle arasında geçen şu konuşma ne kadar düşündürücüdür: "- Hemşerim sen ne iş yaparsın?" "- Esaslı bir isim yoktur bey, ikide bir askere gel derler, gider gelirim..." Evet, Türklerin bütün yakın tarihinin hikayesi bi iki cümlede toplanır. İkide bir askere gel derler ve Türkler giderdi. Hem de yalnız Türk soyundan olanlar...
ya da örneğin, kaynakların adil paylaşımı gibi bir kavramı da onur meselesi yapamazdı. asla, ortaya çıkıp, "ya bu dünyada tek bir aç bile kalmayacak ya da kendimi öldürürüm! Böylesine şerefsiz bir hayata dayanamam!" diyemezdi. Hele çocuklarla ilgili hiçbir şeyi onur meselesi yapamazdı. "baktım, çocuk çalıştırıyor, ben de çektim vurdum patronu, hâkim bey! bizim oralarda namus meselesidir!" demiş ya da diyebilecek herhangi biri var mıydı bu dünyada? ya da, vurulan kişinin çocuk çalıştırıyor olmasını ağır tahrikten sayıp, katilin cezasında indirim öngörecek herhangi bir kanun?.. dolayısıyla, onur meselelerinin bile gerçekçi bir tarafı olması gerekiyordu. örneğin, kadınlar ve bekâretleriyle ilgili olması çok daha mantıklıydı! işte bu, gerçekçi bir onur meselesiydi! ya da bir kan davası! ya da inandığı dinin tartışılması! ya da ahlâkının eleştirilmesi! ya da içinde yaşadığı kafesin sınırlarıyla oynanması! bunlar çok daha mantıklı konulardı ve sürdürülebilir ekonomiye zerre kadar zararları yoktu.
Sayfa 134Kitabı okudu
"...Kanunu uygulasalar, ne diye onlara kafa tutalım? Ama onlar nerede, kanun nerede? Onların istediği, bizim ruhumuzu ezmek. Bizi bir köpek gibi süründürmek, sindirmek. Bizi dağıtmak..."
Sayfa 337 - İletişimKitabı okuyor
Reklam
"Bakarsın bir adam, sandalı arabaya yükler de, alıp giderken sandal battı diye rapor verir. Bundan ötürü de hapse girmez. Milletvekillerine, kanun yapıcılara para yedirir, yine hapse girmez."
Sayfa 288 - İletişimKitabı okuyor
21 Haziran 1934’te, Türk aile hayatını ilgilendiren önemli bir kanun çıkarıldı. Bu kanun, Soyadı Kanunu’dur.
Sayfa 443Kitabı okudu
"Kanunlar adalet için vardır. Doğru olanın yanında olmakla övünür. Ama kimbilir kaç kanun, adaletsizlik için kullanılmıştır! "
Kanun karşısında boynumuz kıldan incedir. Ama adaleti sağlayan kanun karşısında. Çünkü her kanun adil değildir.
Hükümet şekli ne olursa olsun her zaman ve her yer­de efendi efendidir. Uşak uşaktır. Eğer aşağı tabaka yukarıkine galebe ederse bu, yerleri değiştiren bir tahtaravalli oyunu olur biri iner öbürü çıkar. Binaena­leyh daima bir alt üst bulunacaktır. Tabiatın mahlûkatına verdiği değişmez kanun böyledir.
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.