Benim kişisel arayışım, muhtemelen, çocukken Samed Behrengi'nin "Küçük Kara Balık" masalını okumamla başladı. Derede annesiyle birlikte huzurlu bir hayat yaşayan, ama derenin bittiği yerde ne olduğunu merak ettiğinden uykusuz kalan, içinde büyüyen gitme arzusunu bastıramayan, yaşamın bu daracık suyun içinde ölene kadar dönüp durmaktan ibaret olamayacağına inanan, dik başlı küçük kara balığın öyküsü önümde bambaşka bir dünya açmıştı. "Saçmalıyorsun, başka bir dünya bulamazsın, boş yere kendini tehlikeye atıyorsun," diyenlere inat tek başına, el yordamıyla, düşe kalka dünyayı keşfe çıkan ve denize ulaştığını bilsek bile sonunu hiç kimsenin bilmediği balıkçık.
"Gerçekten de hayat, yaşlanıncaya dek küçücük bir yerde dolanıp durmak mı yoksa dünyada hayatta kalabilmek için başka bir yol var mı bilmek istiyorum. "
Elbette bir gün hayatım sonuyla yüzleşmek zorunda kalacağım. Ama bunun bir önemi yok. Asıl mühimi benim ölümümün yada yaşamımın, başkalarının hayatını nasıl etkilemiş olacağı...
Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi, yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?
Ben bilmek istiyorum, hayat gerçekten bir avuç yerde durmadan dönüp durmak, sonra da yaşlanıp ölüp gitmek mi yoksa bu dünyada başka türlü yaşamak da mümkün mü?