Tekillik, dev bir yıldızın hayal edilemeyecek kadar küçük bir noktaya sıkıştırılması sonucu ortaya çıkan şeydir... Sadece bir yıldızın sonunu belirtmekle kalmaz, tüm evrenin yapısı hakkında bir başlangıç noktası fikrini de gündeme getirir..
Gerçeklerin kurgudan daha acayip olduğu söylenir. Şüphesiz bu kara delikler için çok doğrudur. Kara delikler, bilim kurgu yazarlarının hayal ettikleri her şeyden daha acayiptir..
Beyaz cüceler ve nötron yıldızları bir zamanlar güneş gibiydiler, ama zamanla bütün yakıtlarını tükettiler. Onları dışa doğru genişleten hiçbir kuvvet kalmayınca kütleçekimleri nedeniyle içeri çöktüler.
Mikrokozmosa uyguladığımız doğa yasaları ile makrokozmosu değerlendirirken ortaya attığımız doğa yasaları arasında ontolojik bir kopuş söz konusudur. Çünkü beynimiz makrokozmosta evrilmiştir.
Sıradan, gerçek zamanı, soldan sağa giden yatay bir çizgi gibi düşünebiliriz. Erken zamanlar
soldadır, geç zamanlar sağdadır. Fakat zamanın bir başka yönü, sayfanın yukarısına ve aşağısına giden bir yönü, olduğunu da düşünebilirsiniz. Bu zamanın sanal yönü denen şeydir, gerçek zamana dik açılardadır. Sanal zaman kavramını getirmenin amacı nedir? Neden anladığımız gerçek zamana bağlı
kalınmıyor? Bunun nedeni, daha önce söz edilmiş olduğu gibi, madde ve enerjinin uzay-zamanın kendi üzerinde katlanmasına yol açmaya eğilimli oluşlarıdır. Gerçek zaman yönünde bu kaçınılmaz olarak tekilliklere, uzay-zamanın bir sona ulaştığı yerlere yol açar. Tekilliklerde fiziğin denklemleri tanımlanamaz, bu yüzden ne olacağı konusunda kestirimde bulunulamaz. Fakat sanal zamanın yönü gerçek zamanla dik açılıdır. Bu da onun uzayda hareket etmeye karşılık gelen üç yöne benzer bir şekilde davrandığı anlamına gelir. O zaman Evren'deki maddenin yol açtığı uzay-zamanın eğriliği üç uzay yönü ve sanal zaman yönünün arkada buluşmalarına yol açabilir. Yer yüzünün yüzeyi
gibi kapalı bir yüzey oluştururlar. Üç uzay yönü ve sanal zaman sınırları veya kenarları olmayan kendi üzerine kapalı bir uzay-zaman oluştururlar. Uzay-zamanın Dünya'nın yüzeyinin başlangıç veya sona sahip olmasından daha fazla başlangıç veya son diye adlandırılabilecek bir noktası olmaz.
Sonunda yanıtı bulduğumu düşünüyorum.
Yanıt, Richard Feynman'ın tek geçmiş yerine, her biri belli bir olasılığa sahip birçok olası geçmiş olması fikrine dayanıyor.
Fakat eğer her şey bilimin yasaları tarafından belirlenmişse, o zaman özgür irade bir yanılsama olmalıdır. Ve eğer özgür irademiz yoksa, eylemlerimizle ilgili sorumluluğumuzun temeli nedir?