Almanya'da Dejenere Sanat sergisinden sonraki dört ayda toplam 17 bin resim, heykel ve grafik müzelerden toplandı. 1939 yılında yüzlerce yapıt yakılarak imha edildi. Hitler, kendi doğrularına olan hastalıklı güveniyle ve gerçek anlamda hakkında bilgi sahibi olmadığı sanata ve sanatçıya böylesine fütursuzca ve cahilce hükmetme arzusuyla kendisini nasıl bir kara mizah öğesine dönüştürdüğünü görebilseydi eğer, mutlaka bir kere daha düşünürdü.
"Ölülerden ölümsüzlük iksirinin reçetesini, cellattan uzun yaşamın sırrını istemek benim yaptığım. Katıksız ve mükemmel bir kara mizah."
Sayfa 366 - Can YayınlarıKitabı okudu
Aslına bakarsan, ölümünü düşünmek gereklidir ve ben olsam bunu zorunlu tutardım. Okullarda hayat ve ölüm diye bir ders olmalı. Kara mizah zannetme bunu. Üstelik eğlenceli olurdu. Daha çocukluktan öleceğimiz gerçeğiyle yüzleşirdik. Öğretmenim Mori'yle Salı Buluşmaları adlı harika kitap bize ölmeyi öğrenmenin, yaşamayı öğrenmeye yardımcı olduğunu anlatır. Ben bir adım ileri gitmek istiyorum: Ölümünü, detaylarını, sonunun nasıl olacağını düşün. O zaman hayatını da daha detaylı planlayacak, şu hayatta neler yapmak istediğini daha iyi anlayacaksın.
Sayfa 194Kitabı okudu
Genç Yazarlara Siz genç yazarların ihtiyacı olan, hayatın kendisinden, yeryüzünün güzelliği ve düşkünlüğünden başka bir şey değildir; bu, babamın tarlası ve annemin duyulmamış dayanıklığıdır, ruhunuzun mücadelesidir, bu mücadeleye sizi kendi açlığınız ve kendi düşkünlüğünüz itmelidir; bu, bir Verlaine'e ve Baudelaire'e "ilahi
Yaşamdan çok daha acı olan (çünkü yaşamın ölüm kadar kanlı ışıltısı yoktur) bu yükselen cinayet dalgasında önemsiz şeylerden, kocakarıların komik yakarılarından öte bir şeyler görmek olanaksızdı. Alevlerin ve gök gürültülerinin karıştığı, yanmış kükürt kadar solgun, insanın soluğunu kesen büyük bir tutuşmaya yazgılı değil miydi her şey? Ansızın bir kahkaha atma isteği başımı döndürmüştü: Bu felaketin karşısında, bir kara mizah, hiç kimsenin bağırmaktan kendini alamadığı zamanlarda ortaya çıkan kasılmalara eşlik eden türden bir kara mizah duygusu içindeydim. Müzik durdu: Yağmur da dinmişti. Yavaş yavaş gara döndüm. Tren harekete hazır durumdaydı. Bir süre peron boyunca yürüdükten sonra bir kompartımana girdim; tren gecikmeden kalktı.
Sayfa 135
“Çok duygulu, ama ezilmiş insanlar vardır. Bu insanların delilikleri, öbür insanlara karşı bir çeşit kara mizah gibidir.”
- Ben dünyanın ta kendisiyim, ben her insanın içinde olan karanlığım; kötülük düşüncesi, tanrının özü budur. - Tanrı... Bu... O zaman insanlar mı tanrıyı yarattı? O zaman bunun oluşmasını isteyen insanlık mıydı? Bu korkunç şeyi biz mi yarattık? Sanki şey gibi sanki... - Cehennem. Bazıları öyle diyor. Bu sadece pek çok zihinsel derinliğin en dış kısmı. Fakat sen de tahmin edersin ki içerisi tek kelimeyle korkunç derecede insancıl. Vahşet ve yalnızlık... Burası tüm o üstüne parmak basılamayan hislerle dolu. Burası insanı tanımlayan gerçek öz. - Evet, doğru. Bu bende de var. İçimde hissedebiliyorum onu. Ama neden? Sen neden doğdun? İnsanlar neden bir Tanrı yarattı? - İnsanlar nedenler istediler. Acıları için nedenler, üzüntüleri için nedenler, ölmek için nedenler, neden yaşamları zulümle doluydu? Neden ölümleri kara mizah denilecek kadar boşa ve saçmaydı? Kendi bilgilerine hiçbir zaman erişemediği kaderleri için nedenler aradılar. - Ve tanrı oydu... - Ve ben bunları yaratıyorum. Çünkü benim yaratılış sebebim bu. Ben kaderi kontrol ediyorum. İnsan ırkının iradesinin emri altındayım. Her bir bireyin kaderini dokuyorum. - O zaman benim kaderimi de mi sen kontrol ediyorsun? O zaman bütün her şeyin sorumlusu sen misin?
531 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.