Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

karapilot

"O, kralların Kralı olarak anılan Asya topraklarını Yakıp yıkan ateşli Cengizhan." Voltaire
Reklam
Cengiz Han dünya tarihinin son büyük kabile imparatorluğu. Göçebe hayatı ile Uygar Dünya Arasında 10000 yıllık savaşın avcılarla çobanların Çiftçilere karşı verdikleri mücadelenin mirasçısı ile kardeşi habil'i öldüren Kabil'in hikayesi kadar Eski Bir Hikaye idi.
Sunuş
Diyorlar ki posse olasılık yalnızca olabilir olan değildir. Olasılık aynı zamanda olmakta olandır. Örneğin insanlar eşlerine ihanet etme olasılığı içinde olmakla kalmaz. Bu isteği içlerinde taşırlar. Çünkü evlilik insanın doğasına aykırıdır. İşte posessia, olası olan ile olmakta olanı birleştirmiş tek ülkedir. Belki de eşe ihanet edilmeyen tek ülke Çünkü bu ülkede karı koca diye bir kavram ve bu kavrama ihanet yoktur.

Okur Takip Önerileri

Tümünü Gör
Kendi kendime öylesine yoğun aşklar yaşadığı halde böyle sıradan keşfi neden daha önce yapmadı diye sormuştum. Şimdi cevabı biliyorum Eski birliktelikler ile aşıldığını düşündüğü bedenlere karşı bir tiksinti çocukça bir husumet hissediyordu. Yeni yetmeliğimizle Kadınları seyrederken ben hepsini isterdim. O kendine ait olacak. Tek bir tane isterdi. Onun gözünde Sevgi Şafak'tan Gece yarısına kadar sürmezse Sevgi olamazdı. Bir kadına sahip olmadığımızda ya da o size sahip olmadığında da bir sahiplenme olabileceğini kabul etmezdi. Insanın yerleşik olduğuna Serüvenlerin Tıpkı yolculuklar gibi birer soyutlamadan ibaret olduğuna inanırdı. Bin üç kadın alın Hepsi birbirinin aynıdır. O ise bin üç farklı kişi olacak tek bir kadın istiyordu ölüme karşı bir ümit olarak O kadında doğurganlığın en gizli işaretlerine varıncaya dek her şeyi sevecekti.
Yirmibir yaşındayım. Kimse bana yaşamın en güzel çağı budur demesin.
Reklam
Olmak yada olmamak...
Bir zamanlar arkadaşlarımla birlikte yaşadığım gerçeklik artık yok ve bununla ilgili anılar sahip olduğum en değerli ve en canlı şeylerse de, o kadar uzakta gibiler, o kadar başka bir dokuya sahipler ki, sanki başka yıldızlarda başka bin yıllarda gerçekleştiler ya da sanki Ateş nöbetinde sayıklamalardı.
Pişmanlık.
Artık her şey olup bitmişti. Düştüğü durumu bir alınyazısı sayıyordu. Bundan sonra mücadele etmeyecek herşeyi oluruna bırakacaktı. Çünkü kaybedeceğini hissediyordu. Kendini öyle bırakmıştı ki eğer isterse doktor ona sahip olabilirdi. Hatta bu durum hoşuna bile gitmeye başlıyordu. Niçin kendisini bazı nimetlerden ve güzelliklerden yoksun
Sayfa 113Kitabı okudu
Yalnızlık
Rahip hafif bir sesle, - Yemin ederim, diye devam etti, ben dünyayı az tanıdım; ama bir kadının, hele koruyucusuz kalırsa hayatta bir çok tehlike ile karşı karşıya kalacağını da bilirim... Kısacası siz çok yalnızsınız. İçine gömüldüğünüz bu yalnızlık da pek iyi bir şey değildir. İnanın bana bir gün gelecek bundan rahatsız olamaya başlayacaksınız. Helene paniklemiş gibiydi : - Ama benim bir şikayetim yok halimden gayet memnunum, dedi. Yaşlı adam koca kafasını yavaş yavaş salladı: - Elbette çok zevkli şeydir. Kendinizi çok mutlu hissediyorsunuz anlıyorum. Ancak bu yalnızlık ve hayal yokuşunun sizi nereye götüreceği bilinmez... Yoo! Sizi bilirim kötülük yapmak size göre değil... Ama bu hayatta er yada geç rahatınız kaçabilir. Günün birinde iş işten geçmiş olur, etrafınızda ve kendi içinizde boş bıraktığınız yeri, acılı ve herkese söylenemez duygular , düşünceler sarabilir.
''Selim-i Salis devrinde valide kethüdası Yusuf Ağa,Sadullah Ağa namında birine müracaat ediyor,muayyen bir para mukabilinde ömrünün yedi senesini istiyordu.O zat da buna muvafakat eder etmez Galata kadısı Şeytan Emin Efendi şahitler huzurunda bir kıta hüccet-i şer'iye îta + eyliyordu. Asrın hâlet-i fikriyesini pek beliğane sfade eden bu hücette '' Saâdetlu, atûfetlu Yusuf Ağa bin el-merhum İsmail Ağa Hazretlerinin sahilhanelerinde mün'akid meclis-i şer'-i müşarun- ileyh hazretleri mahzarında bi't-tav ve'r-rıza ikrar-ı tam ve takrir_i kêlam edüp + ibtidâ-yı hilkat-i ervâhta takdir ve levh-i mahfuza sebt ü tahrir olunan ecel-i mev'ûdumdan ömrümün yedi sene-i kamilesini müşarünileyh Yusuf Ağa Hazretlerine hibe edüp ...'' suretinde hibenin şer'an îfa kılındığı yazıyordu. İşte Osmanlılar bu ulemâ ile, bu ulemânın irşadıyla +İslâmıyet sayesinde terakki edecekler, şer'i şerfe göre haklarının muhafaza edildiğini görecekler, heyet-i içtimaiye içinde namuskârâne ve pür-şeref bir hayat imrâr edeceklerdi! Halbuki İslamiyet, ulemanın cehli ile doymak bilmeyen ihtirası ile ulviyet ve nüfuzunu zâyi etmiş, +âhkam-ı şeriat cahil ve zayıf dimağlardan süzüle süzüle tağyir-i mahiyet eylemişti. O zaman içtimaî vezâifini bile şer'i şerife tatbik mecburiyetinde bulunan Osmanlı Devleti, bu bozuk ahkâm , bu hırs ve menfaate göre tebdil-i şekil eden düsturlar karşısında medeni ve içtimai +hiçbir tekâmül takip edememiş,aile saadeti, milliyet muhabbeti, marfiet zevki, medeniyet hissi, sanat sevdası Osmanlı kalplerinden mechur kalmıştı.'' DEVAMI GELECEK...
39 öğeden 31 ile 39 arasındakiler gösteriliyor.