Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
DİŞİ KURDUN RÜYALARI / 1986 Atıflar
Atıflar : Paşkov'un Evi : Pashkov Evi, Moskova Kremlin'in batı duvarına bakan, Mokhovaya ve Vozdvizhenka sokaklarının kesiştiği bir tepenin üzerinde duran neoklasik bir konaktır. Tasarımı Vasily Bazhenov'a atfedildi. 19. yüzyılda Moskova'nın ilk halk müzesi olan Rumyantsev Müzesi'ne ev sahipliği yapıyordu. Puşkin Müzesi
Modern kilisenin günümüzün karmaşık dünyasına getirdiği onca yenilikleri hiç kimse reddedemezdi ama bununla birlikte, kilisenin hilekâr ve vahşi bir geçmişi vardı. Pagan ve dişilere tapan dinleri "imana getirmek' için başlattıkları merhametsiz haçlı seferleri üç yüzyıl sürmüştü. Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık tarihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı. Malleus Maleficarum -ya da Cadının Balyozu- dünyaya "serbest düşünen kadınların tehlikelerini" bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, işkence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmıştı.
Reklam
Toledo
İBER YARIMADASI’NIN ortasında, üç tarafı Tajo Irmağı’yla çevrili granit bir tepe vardır. Irmak, yüzlerce yıldır tepeyi aşındırmaktadır. Stratejik açıdan önemli bir konumda bulunan bu tepeye, İspanya’yı ve bu kültürü yansıtan Toledo kenti kurulmuştur. Romalılar İspanya’ya gelmeden önce, Keltler ve İberler bu stratejik tepeye zaten bir kent inşa
Modern kilisenin günümüzün karmaşık dünyasına getirdiği onca yenilikleri hiç kimse reddedemezdi ama bununla birlikte, kilisenin hilekâr ve vahşi bir geçmişi vardı. Pagan ve dişilere tapan dinleri "imana getirmek' için başlattıkları merhametsiz haçlı seferleri üç yüzyıl sürmüştü. Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık tarihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı. Malleus Maleficarum -ya da Cadının Balyozu- dünyaya "serbest düşünen kadınların tehlikelerini" bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, işkence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmıştı.
Katolik dinsel otoritesine kılıç çekilmesi gereğini bildiren Kanuni, şeriat dışı düşüncelerinden dolayı Molla Kabz’ı (1527), şeriat dışı Batınî inançlarından dolayı Kalender Çelebi ve arkadaşlarını (1526) aynı yıllarda Osmanlı engizisyonu eliyle katlettirmiştir. Politikanın adı "kendi muhalifini katlet, başkasının muhalefetine sahip çık!" tır.
Osmanlı Engizisyonunun amacı, kurumları, yargılama tarzı ve işlevleri ile Katolik Engizisyonunun tıpatıp bir benzeridir. Osmanlı Engizisyonunu "Osmanlı" kılan yönleri ile resmi, şeriat dışı inanç ve düşünceler üzerinde yüzyıllarca bir zulüm makinası olarak çalışmıştır.
Reklam
“Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık tarihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı. Malleus Maleficarum ya da Cadının Balyozu dünyaya “serbest düşünen kadınların tehlikelerini” bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, işkence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmıştı. Kilisenin belirttiği bu sözde “cadıların” hepsi kadın alimlerden, rahibelerden, çingenelerden, mistiklerden, doğa aşıklarından, bitki toplayıcılardan ve “doğal hayata şüphe çekici şekilde uyum sağlayan” kadınlardan oluşuyordu.
Sayfa 142Kitabı okudu
GALİLEO VE KARŞISINDA KİLİSE Öne sürdüğü kanıtların görmezden gelinmesi karşısında büyük bir hüsrana uğrayan Galileo, geri adım atmayı reddetti. Israrla Kopernik’in teorilerini savundu ve Dünya merkezli görüşe bağnazca sarılan teologlarla çatıştı. Ses getirmesine rağmen, kavgacı tutumu bir noktada geri tepti ve Cizvitler ona sırt çevirdi. İş bu noktaya gelince de Katolik Kilisesi, Galileo’ya karşı sergilediği hoşgörünün son bulması gerektiğine karar verdi. Artık, bu çılgının ayaklarının yere basması gerekiyordu. Bunun sonucunda, din ve bilim arasındaki çalkantılı ilişkiye dair tarihin en önemli süreçlerinden biri yaşandı: “Galileo Olayı”. 1616’da Roma Katolik Engizisyonu, Galileo’nun sapkınlıkla suçlanmasına neden olan çalışmalarının soruşturulmasına karar verdi. Bir grup din adamından, Galileo’nun meydan okurcasına savunduğu Güneş merkezlilik teorisinin incelenmesi ve kayda değer bir yanı olup olmadığının belirlenmesi istendi. Tabii ki din adamlarının öncelikli görevi Katolik Kilisesi’ni ve İncil’i savunmaktı; sadece birkaç gün sonra karara varıldı. Güneş merkezliliğin Kutsal Kitap’la çeliştiğini ve dolayısıyla Kopernikçiliğin sapkınlık olduğunu söylediler. Hükmün açıklanmasının ardından Galileo’ya teoriye verdiği desteği durdurması emredildi ve onunki de dahil olmak üzere bu teoriyle ilgili tüm çalışmalar uygun düzeltmeler yapılıncaya kadar yasaklandı. Galileo, kabul görmek şöyle dursun, gerçek bir felaketle karşı karşıyaydı.
Katolik Kilisesi'nin bilimle ilişkisi, kilisenin ilerici ya da gerici güçlerle bağlantısına göre değişir. İspanyol Engizisyonu çürümüş bir sarayın her türlü sağlıklı ekonomik ve toplumsal reform girişimini boğmasına yardım ederken, bazı papalar dünyadaki hümanist hareketlerle ilişki kurmuşlardır. Galileo'nun düşmanları onun VIII. Urban'la dostluğunu bozmak için çok çalışmışlardır ve sonuçtaki başarıları da Galileo'nun bilimsel görüşlerinden çok, teoloji ve epistemoloji alanına girmesine bağlıdır. Ortaçağın en büyük ansiklopedisti Beauvais'li Vincent, dünyadan evrendeki bir nokta olarak söz ediyordu. Papa Urban'ın kendisi de Copernicus'un teorisini düşünülmeye değer bir hipotez olarak görüyordu. Kilisenin korktuğu, doğal bilimin kendisi değildi; bilimle uzlaşabildiğini sık sık göstermişti. Galileo meselesindeyse, Copernicus ve Galileo tarafından öne sürülen kanıtlar konusunda kuşkuluydu; bu yüzden de kendi tavrını, aceleci sonuçlara karşı rasyonelliğin savunulması olarak sunabildi.s. 123-124
Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık tarihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı. Malleus Maleficarum -ya da Cadının Balyozu- dünyaya "serbest düşünen kadınların tehlikelerini" bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, işkence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmıştı. Kilisenin belirttiği bu sözde "cadıların" hepsi kadın alimlerden, rahibelerden, çingenelerden, mistiklerden, doğa aşıklarından, birki toplayıcılardan ve "doğal hayata şüphe çekici şekilde uyum sağlayan" kadınlardan oluşuyordu. Ayrıca ebelerde doğum sırasındaki sancıyı azaltacak,, doktrinlere karşı gelen tıp bilgisini kullandıkları için öldürülüyorlardı. -kilise, bu acının Havva'nın Bilgi Elması'nı yediği ve böylece İlk Günah fikrine sebep olduğu için verilen bir ceza olduğunu iddia ediyordu. Üç yüzyıl boyunca cadı avı sırasında kilise beş milyon kadın yakmıştı. Yapılan propagandalar ve kan dökümü işe yaramıştı. Günümüz dünyası bunun bir kanıtıydı. Bir zamanlar ruhani aydınlanmanın mutlak yarısı olarak saygı duyulan kadın, dünyadaki mabetlerden kovulmuştu. Hiç kadın Ortodoks haham, Katolik papaz, Müslüman imam yoktu.
Da Vinci Şifresi
Da Vinci Şifresi
Dan Brown
Dan Brown
Reklam
Katolik Engizisyonu, hiç tartışmasız insanlık tarihinin en fazla kana bulanmış kitabını yayınlamıştı. Malleus Maleficarum -ya da Cadının Balyozu- dünyaya "serbest düşünen kadınların tehlikelerini" bildirmiş ve papazlara onları nasıl bulacaklarını, işkence edeceklerini ve yok edeceklerini anlatmıştı. Kilisenin belirttiği bu sözde "cadıların" hepsi kadın alimlerden, rahibelerden, çingenelerden, mistiklerden, doğa aşıklarından, birki toplayıcılardan ve "doğal hayata şüphe çekici şekilde uyum sağlayan" kadınlardan oluşuyordu. Ayrıca ebelerde doğum sırasındaki sancıyı azaltacak,, doktrinlere karşı gelen tıp bilgisini kullandıkları için öldürülüyorlardı. -kilise, bu acının Havva'nın Bilgi Elması'nı yediği ve böylece İlk Günah fikrine sebep olduğu için verilen bir ceza olduğunu iddia ediyordu. Üç yüzyıl boyunca cadı avı sırasında kilise beş milyon kadın yakmıştı. Yapılan propagandalar ve kan dökümü işe yaramıştı. Günümüz dünyası bunun bir kanıtıydı. Bir zamanlar ruhani aydınlanmanın mutlak yarısı olarak saygı duyulan kadın, dünyadaki mabetlerden kovulmuştu. Hiç kadın Ortodoks haham, Katolik papaz, Müslüman imam yoktu.
Sayfa 142 - ALTIN KİTAPLARKitabı okudu
Hristiyanlar dini baskı nedeniyle mi Müslüman oldular?
İnsanların dinlerini zorla ve baskı yaparak değiştirmek, güç kullanarak Hristiyanlığı onlara dayatmak, kilisenin sonraki dönemlerde de belirgin bir tutumu olmuştur. Söz gelimi, yeni kıtanın keşfi (1492) sonrasında orada kilise namına veya kilise adıyla meşrulaştırılarak yapılan katliamlar bugün hâlâ gündemdedir; Meksika'nın 16'ncı yüzyıl soykırımları için Katolik Kilisesi'ni suçlayan haklı ifadeleri yakın geçmişte basında da yer almıştır. Reconquista sürecinde İber Yarımadası'nda milyonlarca Yahudi ve Müslüman, devlet destekli kilise engizisyonuna tâbi tutulmuşlardır; onlara, ölüm, Hristiyanlığa (Katolik inancına) ihtida veya göç şeklinde üç seçenek dayatılmıştır. Burada bir örnekle yetineceğim: İspanyol Engizisyonu'nun simgelerinden Tomás de Torquemada (ö. 1498) adlı bir Dominikan, 125 Katolik inanca has paklığın tehlikede olduğu söylemiyle 2 bin kişiyi kazıkta yakmış, korkunç işkenceleriyle hafızalara kazınmış, 40 bin Yahudi'yi İspanya'dan kovmuş, 50 bin kadarını zorla vaftiz etmiştir. 1994'te Ruanda'da yaşanan ve yüz gün içinde bir milyona yakın insanın canına mâl olan soykırımda da Hristiyan misyonerlerin ve Katolik Kilisesi'nin rolü birçok tanık ifadesinde dile getirilmiştir; hatta bu husus Papa'nın ağzından "özür" mahiyetinde kabul de edilmiştir. Zira soykırıma bizzat katılan veya yardımda bulunan, ayrıca kasıtlı olarak sessiz kalan Katolik rahiplerden bahsedilmekte, bizzat kurum olarak Katolik Kilisesi'nin faillerin yanında yer aldığı ifade edilmektedir. Kilise tarihinde bu gibi sayfalar boldur; bu nedenle örnekleri çoğaltmak kolay, ama gereksizdir.
Sayfa 437Kitabı okudu
1633'te, Roma Katolik Kilisesi Engizisyonu, işkence zoruyla Galileo'nun bildiğinin yanlış olduğunu kamuya açıklamasını sağladı:Dünya, evrenin merkezinde sabit duruyordu. Bundan yaklaşık 350 yıl sonra, yani 1992'de, Papa John Paul adı geçen bilim insanının hep haklı olduğunu kabul etti ama o zamanki engizisyonun da 'niyeti iyiydi.' Gerçekten de iyi niyetli engizisyon gibisi yoktur!
51 öğeden 16 ile 30 arasındakiler gösteriliyor.